Feng Shui, yaşam alanımızı doğa ile dengeli biçimde düzenleme düşüncesidir. “Rüzgar” ve “su” anlamlarına gelen Feng Shui felsefesi, Antik Çin’de yaklaşık beş bin sene önce ortaya çıkmıştır. Bu düşünceye göre, yaşam alanımızı doğanın enerjilerine göre tasarlamak huzurlu ve bereketli bir ev için gereklidir. Temelinde beş elementin uyumu (su, ağaç, toprak, ateş, metal) yatan bu felsefeyi hayata geçirmek oldukça kolaydır ve ruhu arındırdığına inanılır. Sıklıkla mimaride Feng Shui tabiriyle karşılaşılsa da bu felsefe bir dekorasyon tarzından çok daha fazlasıdır. İyi bir Feng Shui’nin insanların ruhunu arındırdığına, sağlığa iyi geldiğine, bereket ve kazancı artırdığına inanılır. Kötü bir Feng Shui ise, elementlerin yaşam alanına uygun bir şekilde entegre edilmediği, iyi enerjiyi ve mutluluğu yok ettiği anlamına gelir.
Feng Shui Ve Pandemi
Koronavirüs pandemisinin ortaya çıkmasıyla birlikte, evlerimizde hiç olmadığımız kadar vakit geçirdiğimiz bugünlerde, Feng Shui öğretisi popülerlik kazandı. Belki de Feng Shui’nin ne olduğunu bilmeyenler bile evlerindeki gereksiz eşyalardan arınarak, mobilyaların yerlerini değiştirerek bu öğretiyi hayata geçirdi. Bu felsefeyi uygulamak son derece basit olsa da gözden kaçırılmaması gereken kuralları vardır. Evin her odası farklı bir Feng Shui öğretisiyle düzenlenir. Tüm odaların farklı konumlandırmaları vardır. Ayrıca her bir odanın kendine özgü tasarımı vardır. Öte yandan her bir oda için olmazsa olmaz şeyler temizlik ve sadeliktir. Fiziksel olarak Feng Shui’yi hayata geçirmek yeterli olmaz. Zihinsel durumumuzu da dinginliğe, sadeliğe, güzel enerjilere yönlendirmemiz gerekir.
Bereketli Bir Yaşamın Sırrı
Feng Shui’yi iç ve dış dekorasyon olarak iki şekilde uygulamak mümkün. İlk olarak dolaplarımızdaki ve çekmecelerimizdeki fazlalıklardan arınarak, işlevsiz ürünlerden kurtularak başlayabiliriz. Dış dekorasyonda her oda için ayrı bir uygulama gerekir. Evimizdeki her odanın farklı bir amacı vardır. Yemek yapmak, dinlenmek, temizlenmek, uyumak. Mutfak, beslenme alanı olduğu için Feng Shui felsefesinde çok büyük bir öneme sahiptir. Mutfaktaki eşyaları sıralarken en önemli şey elementlerin dizilimidir. Örneğin suyun temsilcisi musluk ile ateşi simgeleyen ocak yan yana gelmemelidir. Besinlerle alakası olmayan eşyalar mutfaktan çıkarılmalıdır. Bereketi çekmesi için mutfak her zaman temiz ve düzenli olmalıdır. Oturma odası ise evin merkezidir. Yine tüm odalarda olduğu gibi fazla eşyadan kaçınmak gerekir. Ayrıca eğer bu odada ayrı bir yemek köşesi yoksa, enerji akışını kesmemesi adına ayna kullanılmamalıdır. Banyo, bu dekorasyonda en az önem verilen kısımdır. Kayıp alan olarak nitelendirilen banyoda, ihtiyaçları karşılayacak kadar alan kullanımı yeterlidir. Mutfaktan olabildiğince uzak ve evin en az görünen kısmına yerleştirilmesi tercih edilir. Yatak odasının en minimal tasarıma sahip olması beklenir. Televizyon asla konulmamalı, mümkünse uyurken tüm teknolojik aletlerin başka bir odaya konması beklenir. Canlı ve göz alıcı renklerden mutlaka kaçınılmalı, dinginliğin temsilcisi sade renkler tercih edilmelidir. Yatak odasına olabildiğince az dekorasyon ürünü yerleştirilmelidir. Son olarak evin giriş kısmında ise oturma odasında olduğu gibi ayna kullanımından kaçınılmalıdır. Misafirlerin eve attığı ilk adım giriş olduğu için bu çok önemlidir. Acelecilikten ve kısıtlamalardan uzak olması adına girişe saat konulmamalıdır. Feng Shui bir din veya inanç sistemi değildir. Dolayısıyla evin girişine kişinin kendi inancına göre nazar boncuğu, nar gibi totemler ve figürler asması iyi bir Feng Shui anlamına gelir. Bu sembollerin evi koruyacağı düşünülür.
En kolay ve temel halinden en detaylısına kadar Feng Shui öğretisini evlerimize taşımak mümkün. Pandemiyle savaştığımız bugünlerde evimizde yapacağımız en ufak bir dokunuş bile büyük farklılıklar yaratacaktır. Bu adımlarla siz de pandemi sürecinde evinizi ve ruhunuzu arındırabilirsiniz.
İlginizi çekebilir: İş Başvurusu İçin Nasıl Ve Ne Zaman E-Posta Gönderilir?