Güçlü tanrıları, cesur kahramanları, sürükleyici maceralarıyla yunan mitolojisi, şüphesiz en değerli miraslardan biri. Nesiller boyu insanlar üzerindeki etkisini yitirmeyerek batı kültürünün önemli bir kaynağı olmayı başardı. Sayısız mitlerin hepsine hakim olmak zor olsa da bu arşivin popüler kültürde öne çıkan örneklerine çoğumuz aşinayız. Biz de bu yazımızda, yunan mitolojisinden en etkileyici bulduğumuz üç miti sizler için derledik. Keyifli okumalar!
Mevsimlerin Oluşumu
Tanrıların kralı Zeus ve Doğa Tanrıçası Demeter’in çocuğu olan Persephone, tarlada çiçek toplarken Yeraltı Dünyasının kralı Hades onu görür, aşık olur ve onu kaçırıp zorla kraliçesi yapar. Kızının çığlıklarını işiten Demeter öyle sinirlenir ki görevini yerine getirmekten vazgeçip dünyayı kıtlık ve açlığa maruz bırakır. Bitkilerin kuruyup hasadın durduğu dünyanın yok olmasından korkan Zeus, olaya el atıp Hades ile bir anlaşma yapar. Bu anlaşmaya göre Persephone, yılın 6 ayını annesinin yanında geçirebilecektir. Bunun sonucunda doğa tanrıçasının kızına kavuşup mutlu olduğu aylar, hasadın devam ettiği ilkbahar ve yaz ayları olurken Demeter’in hasret çekip depresif olduğu aylar ise sonbahar ve kış ayları olur.
Talihsiz Aşıklar Orpheus ve Eurydike
Büyük bir aşkla bağlı olduğu karısı Eurydike’yi bir yılan sokması sonucu kaybedince müzisyen Orpheus derin bir yasa boğulur. Her ne kadar onsuz yaşamaya çalışsa da başarılı olamaz ve ölenlerin gittiği Yeraltı Dünyasına gitmeye karar verir. Etkileyici müziğiyle ölülerin hükümdarı olan Hades’e ulaşmayı başarır ve onu, karısını serbest bırakmaya ikna eder. Fakat Hades’in bir şartı vardır: Eurydike, dönüş yolunda kocasını arkadan takip edecek, Orpheus ise her ne olursa olsun ona dönüp bakmayacaktır. Bu koşulu kabul edip sevinçle yola çıkan çift; Orpheus, karısının onu takip ettiğinden emin olmak isteyip arkasını dönünce sonsuza kadar ayrılmak zorunda kalır. Eurydike tekrar ölülerin arasına alınırken Orpheus ise derin bir pişmanlıkla eşinin yasını dünyada tek başına tutmaya devam eder.
İstanbul Boğazı’nın Hikayesi
Baş Tanrı Zeus, Argos kralının kızı İo’yu görünce ona aşık olur ve yasak bir aşk yaşamaya başlarlar. Oldukça kıskanç olan Tanrıça Hera, kocasının bir şeyler sakladığından şüphelenir ve İo’yla olan buluşmasına aniden gelir. Zeus bunu duyunca eşi Hera’dan saklanması için İo’yu bir ineğe dönüştürür. Fakat Hera buna kanacak kadar saf değildir, durumun farkına varıp ineğe bir at sineğini musallat eder. İo ısırıkların acısına dayanamayıp Ege’den Karadeniz’e doğru koşmaya başlar. Bu sırada üzerine koşar adımlarla bastığı vadi, yarılıp içi su ile dolar ve İstanbul Boğazı’nı oluşturur. İo’nun duyduğu acıyla kafasını sağa sola sallayıp boynuzlarıyla toprakta açtığı çeşitli çatlaklardan birisi ise bizim “Haliç” diye bildiğimiz iç denizdir.
İlginizi çekebilir: Spotify’da Bulunan Ve İlginizi Çekebilecek 4 Podcast