Çocukluğumuzdan itibaren bize en çok sorulan soru belki de “Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” oldu. Bu soru çocukken tanışma cümlelerinin bir parçasıydı. Doktor, avukat, mühendis, itfaiyeci… Sanki meslek kimliğimizin tanımıymış gibi düşünülürdü. “Bu çocuk çok cevval kesin avukat olacak.”, “Bu çocuğun analitik zekâsı çok yüksek kesin mühendis olacak” gibi kimliklerle büyütüldük. Zaman geçti, hayatımızda önemli eşiklerden geçip kritik kararlar aldık. Şimdi dönüp baktığında sen de kendine şunu sormaya başlıyor musun: “Ben gerçekten bu muyum?”. Hala çevremiz mesleğimizi soruyor olabilir ama modern dünyada esas önemli olan, bizim kendimize ne sorduğumuz. Farklı mesleklerin, fırsatların ve yolların olduğu bir dünyada artık kendini yeniden tanımlama zamanı.
Unvanın Ötesinde Sen Kimsin?
Modern toplum, kimliğimizi mesleğimiz üzerinden inşa etmeye çok meyilli. Kartvizitimizde unvan olarak ne yazıyor, CV’miz ne kadar dolu? Peki ya sen, unvanın olmasa da kim olduğunu söyleyebilir misin? Çoğumuz bu dışsal etiketlere takılıp kalıyoruz. Ama gerçek şu ki: Kariyer bir sonuç değil, bir yolculuktur. Tıpkı tüm yolculuklar gibi; yönü değişebilir, durağı değişebilir, hatta bambaşka bir rotaya sapabilir. Kim olduğumuz, ne iş yaptığımızla sınırlı değil. Belki mühendissin ama içinde bir sanatçı yaşıyor. İşte bu yüzden, kariyeri bir kimlik yerine bir yolculuk olarak görmek; bizi özgürleştirir.
Yolculuklar Aynı Olmaz, Sen de Sabit Kalamazsın
Hayatını Dengelemenin Yolu “Kendi Pusulanı Keşfetmek” yazımızda “Bazen aynı yolda yürüdüğümüzü iddia etsek bile aslında aynı yolda kalmıyoruz. Bunu bir kalemin aynı çizgi üstünde git gel yaparken bıraktığı iz olarak düşünebilirsiniz. Aynı noktalar arasında gidip gelse de yol kalınlaşıyor ve çizgi sabit yörüngeden az da olsa çıkıyor.” demiştik. Hayat her gün bambaşka maceralarla karşımıza çıkarken biz aynı kalamıyoruz. Belki her gün aynı işe aynı eve gidiyoruz ama her kapıdan girdiğimizde farkında olmadan da olsa değişiyoruz. İşte bu yüzden de 20 yaşında tutkuyla bağlı olduğun meslek, 30 yaşında seni eskisi kadar tatmin etmiyor olabilir. Fakat bunun adı “Yanlış tercih” değil. Bunun adı, büyümek. Ama çoğumuz kariyerimizi sabit bir yapı gibi gördüğümüz için bu değişimi tehdit olarak algılıyoruz. Halbuki değişim, mesleki cesaretin bir parçasıdır.
“Senin yolculuğun neye benziyor?”
Günümüzde kimse tek bir unvanla sabit kalmak zorunda değil. Bir gün mühendis, ertesi gün içerik üreticisi, bir yıl sonra girişimci olabiliyorsun. Kariyer artık eskisi gibi net çizgileri ve kuralları olan bir tanım olmaktan çok uzak. Bir ağaç gibi dallanıp budaklanabiliyor. Yani belki artık “Kariyerin ne?” değil. “Senin yolculuğun neye benziyor? Senin yolculuğun şu an hangi durakta? Yola yeniden çıkmaya hazır mısın?” sorularına cevap bulmalıyız.
İçindeki Sese Kulak Verme Zamanı
Bu yazıyı okurken işini sevip yine de içinde bir boşluk hissediyor olabilirsin ya da yönünü kaybettin ve ne yapacağını bilmiyor olabilirsin. Her iki durumda da farkında olman gereken en önemli şey bu bir kriz değil. Hatta aksine bir fırsat. Kendini yeniden tanımlaman için yaşaman gereken eşsiz bir yolculuk. Kariyer, artık sabit bir varış noktası değil. Yolculuğun dinamiğiyle, değişimiyle, inişleri ve çıkışlarıyla… sana bir şey öğretmeye çalışan bir süreç. Kendini bu yolculuğun sabit bir unvanı değil, yaşayan bir parçası olarak gördüğünde; sadece kariyerin değil hayatın da daha bütün hissedilecek. Belki de yolculuk, unvanlar biriktirmek değil de kendine yaklaşmaktır. Ve belki de şimdi, yeniden başlamak için mükemmel bir zamandır.


