Günümüzde birçok insan ile ortak problemlerimizden bir tanesi de yaşamımızın hemen her alanında çok kalın ve katı çizgilere sahip olmamız. Küçük bir ayrıntı gibi gelse de aslında hayatımızın akışını tamamı ile değiştirme gücüne sahip bu kalın çizgilerin oluşturduğu sınırlar içerisinde sürekli olarak kendimizi hareketsiz kalmaya mahkum bırakıyoruz. Bu çizgilerin adı: ”ya hep ya hiç” çizgisi… Tabi bunun türlü alternatifleri oluşturulabilir. Mesela ya siyah ya beyaz, ya var ya yok, ya doğru ya yanlış… Kendimize hiç orta yol bırakmadığımızı farkettiniz mi? Peki neden böyle yapıyoruz? Çok basit; çünkü böyle öğrendik. Oldukça rekabetçi bir tutum sergileyen batı topluluklarında ” ya kazanırsın ya kaybedersin” mottosu o kadar çok yaşamımıza nüfuz etmiş ki buna sanki kesin bir doğruymuşçasına inanır olmuşuz. Peki bu inançta devam mı etmeliyiz? Cevabınız hayır ise bunu değiştirmenin çok basit ve bir o kadar da zor birkaç yoldan bir tanesi düşünce stilimizde ufak değişiklikler yapmak olabilir. Bakış açımıza çeşitli yöntemler ile esneklik kazandırabiliriz.
Çok nadir istisnalar dışında hiçbir sorunun tek bir çözümü olmadığını görmeli ve buna inanmalıyız.
Hayatımızdan bu kalın ve keskin çizgileri kaldırmak, onlara esneklik kazandırmak ve yaşama bir de bu açıdan bakmak gerektiğini savunan düşünce biçimi saçaklı mantık (fuzzy logic) olarak adlandırılmaktadır. Alev Alatlı bu durumu Aklın Yolu Bir Değil adlı kitabında ”Bir kere, hiçbir şey sabit değil. Her şey, her an değişiyor. İkincisi, dünya siyah-beyaz değil, gri. Kırçıl. Kesin olan hiçbir şey yok. Dünyanın atmosferini molekül molekül tanımlayabilseniz bile, atmosferi yeryüzünden ayıran kesin çizgiyi bulamıyorsunuz.” şeklinde daha net bir şekilde özetlemektedir.
Davranışlarımızı bu esneklik çerçevesinde değiştirmemiz yaşamımıza bakış açımızı, davranışlarımızı, duygularımızı, motivasyonumuzu kesinlikle etkileyecektir. Bir işte başarısız olunduğunda ”ben bunu yapamadım ben bir hiçim!” şeklinde geliştirilen düşünce sonucunda kişinin hala hayattan eskisi gibi zevk alması, kendine olan güvenini ve yüksek tutması gereken motivasyonunu düşürmemesi ne kadarlık bir ihtimali barındırıyor olabilir ki? ”Ben bir hiçim demek yerine bu işi başaramadım ama bu benim aptal olduğumu göstermez başka işlerde başarılı olabilirim.” şeklinde düşüncesini ve bakış açısını değiştirmesi, kaybetmiş olduğu değerleri fazlası ile beraber yerine getirmez miydi?
Hayat şartları bizi her ne kadar bu iki kalın çizgi arasında standartlaşıp hırpalamaya çalışsa da yine de farklılaşmak, yaşamımızdaki pürüzleri törpüleyerek bunun sonucu olarak da yaşam kalitemizi yükseltmek için üzerine uğraşmak ve mücadele etmek için mutlaka yeterli sebepler bulunabileceğimiz bu konu üzerinde biraz daha düşünebilir, düşünmekle kalmayıp düşündüğümüz bu esnekliği yaşamımızın her alanına uygulayabiliriz.
Hepinize bol esneklikte, saçaklı mantıklı bir hafta diliyorum.
Yazan: Burçak Özgen
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.