Teknolojinin bilhassa son yüzyılda oldukça hızlı geliştiği ve hayatlarımızı birden değiştirdiği fikri oldukça kabul görüyor. Şüphesiz ki teknoloji, içinde bulunduğumuz yüzyılla beraber boyut değiştirdi ve akıllı telefonlardan otonom araçlara kadar geniş bir yelpazede hayatımıza eşlik ediyor. Teknoloji gerçekten son 21 yılda müthiş bir ivme yakalamış gibi gözükse de aslında bu ivmenin hazırlayıcıları bir önceki yüzyılda saklı. Şimdi bugün akıllı telefonlarımızda, tabletlerde ya da kişisel bilgisayarlarda taşıdığımız teknolojinin tarihine bir de pazarlama alanından bakalım!
20. Yüzyılın Teknolojik Atılımları
20. yüzyılın sahne olduğu teknolojik atılımlar elbette çok geniş bir başlığı kapsıyor. Bu yazıda odaklanacağımız şeyler cep telefonları, bilgisayarlar, taşınabilir bilgisayarlar gibi günlük hayatımıza direkt etkisi olmuş gelişmelerin hazırlayıcıları olacak. 20. yüzyılın son çeyreğine girilirken bugün bilişim alanını domine eden pek çok şirket ya çoktan kurulmuş ya da temellerini atıyordu. Örnek vermek gerekirse yazılım devi Microsoft 1975’te, bilişim devi IBM 1911’de, günümüzün açık ara en büyük teknoloji şirketi olan Apple 1976’da, Asya’nın dev teknoloji üreticileri olan Sony ve Samsung ise sırasıyla 1946 ve 1969 tarihlerinde kurulmuştu. Aslında günümüzde hayatlarımıza ürünlerini, uygulamalarını sokan pek çok firma, 21. yüzyıla daha yaklaşmadan kurulmuş, hayatlarımıza daha da derinden dokunacakları günü uzun süredir bekliyordu.
Bilgisayarlar iş yerlerinde ya da askeri ve bilimsel amaçlarla 20. yüzyıl itibariyle her daim kullanılıyordu fakat evlerimize ve hayatlarımıza girmesi de zannedildiği kadar gecikmemişti. Kişisel bilgisayarlar 20. yüzyılda hızla gelişti. Öyle ki Apple ilk kişisel bilgisayarı olan Apple I’i kurulduğu yıl olan 1976’da, büyük başarı yakalayan devamı niteliğindeki Apple II’yi ise 1977’de çıkararak kişisel bilgisayarları insanların evlerine sokmaya çoktan başlamıştı. IBM 5150 ise IBM’in ilk kişisel bilgisayarıydı ve çıkışını tarihler 1981’i gösterirken yapmıştı. Microsoft ise günümüzde açık ara en yaygın bilgisayar işletim sistemi olan Windows’u 1985’te tanıtıyordu.
Hayatlarımıza girmiş bir diğer ürün olan akıllı telefonlar ise elbette bugünkü formatına yaklaşamamıştı fakat son derece ilkel bir model olsa dahi ilk dokunmatik ekranın 1965 yılında bulunduğu, ilk akıllı telefonun ise IBM tarafından 1992’de piyasaya sürüldüğü biliniyor. Özetle 20. yüzyıl teknolojinin insan hayatından hiç de uzakta olmadığı, gelecek yüzyılın hazırlayıcısı niteliğinde bir zamanı kapsıyor. Elbette bütün övgüler 20. yüzyıla gitmeyecek. 21. yüzyıl kendine has koşulları ve iyice profesyonelleşilen pazarlama alanıyla gelişen teknolojiye tüketiciyi ikna etmiş gözüküyor.
21. Yüzyılın “Marketing” Stratejileri
21. yüzyıl, selefinden aldığı gelişmeleri elbette başka bir boyuta taşıdı. Örnek vermek gerekirse Apple ilk iPhone’u 2007 yılında piyasaya sürerken piyasadaki diğer tüm akıllı telefonlardan bariz pahalı bir cihaz sunuyor ve dönemin alışılageldik akıllı telefon dizaynını da klavyesiz tasarımıyla bozuyordu. Hatta aynı yıl Microsoft CEO’su Steve Ballmer yaptığı bir söyleşide ilk iPhone için konuşmuş ve ironik gülüşünü esirgemeden iPhone’un 500 dolarlık uçuk fiyatından, klavyesiz tasarımının e-postalar için ne kadar kullanışsız olduğundan bahsetmiş ve Apple’a satışlarda şans dilemişti. Bugün piyasada yer alan Windows tabanlı telefon sayısı ihmal edilebilecek kadar küçükken iPhone satışları sadece 2020 yılı için 196.9 milyon adete dayanmış durumda ki bu şirketin rekoru olan 2018 yılındaki 217.7 milyonluk satışın altında bir değer. Steve Jobs ise iPhone’u tanıttığı gün “Bugüne kadar yapılmış en iyi telefon” diyor ve bizleri artık iyice profesyonelleşmiş “marketing” alanıyla da tanıştırmış oluyordu. İnsanları sadece tüketici değil, aslında birer insan olarak görmek temelinde yükselen bu pazarlama stratejisi, geleneksel yöntemlerle satışları sadece ürün bazında arttırmak yerine sade bir dizaynla insanları ürüne çekmek, sundukları teknolojiyi kafa karıştırmadan anlatmak, insanlarda marka aidiyet duygusunu oluşturmak için satış sonrası hizmetin kalitesini arttırmak gibi satışların adedine değil, Apple’ın uzun vadede sahip olacağı marka imajına odaklanıyordu.
Bugün sayısal verilerin gösterdiği üzere Apple açık ara en büyük teknoloji şirketi. Markaya yönelik ciddi bir aidiyet duygusu da dünyanın her yerinde, farklı insanlar arasında oluşmuş durumda. Oysa 21. yüzyıl böylesi bir başarıyı yakalamak için henüz sadece 21 yıllık kısa bir periyodu kapsıyor. Apple ya da Samsung gibi diğer teknoloji üreticileri içinde bulunduğumuz yüzyıl itibariyle dramatik teknolojik gelişmeler yerine asıl atılımlarını pazarlama alanında yapmış gibi gözüküyor.
İlginizi çekebilir: 5 Aşamada Design Thinking (Tasarım Odaklı Düşünme) Süreci