Analog fotoğrafçılık son yıllarda oldukça ilgi görüyor. Dijital fotoğraf makineleri ortaya çıkmadan önce fotoğrafçılığın temel nesnesi olan analog makineler, son yıllarda neden bu kadar ilgi görmeye başladı? Hızına ve hafıza alanlarına hayran olduğumuz telefon ve dijital makinelerimiz, tüm bu hızlı adımlar içinde bize biraz yavaşlama ve nostaljiye kaçma isteği mi uyandırdı? Yazımızda bu soruları irdeleyip analog fotoğrafçılık hakkında konuşacağız, keyifli okumalar!
Analog fotoğrafçılık nedir?
Analog, kelime kökeni olarak Fransızca “analogue” (doğal hareketi taklit etme) kelimesine dayanır. Bu sözcük ise Eski Yunanca “análogon” (orantılı şey) sözcüğünden alıntıdır. Bu iki kelime de anlam olarak analog fotoğrafçılığı açıklar niteliktedir. Analog fotoğraf makinesi, dijital olarak hiçbir ayarlama yapılamadan ışığın ve ışığa göre gireceğiniz değerlerin yansımasını deklanşöre dokunduğunuz an filme basar. “Doğal hareketi taklit etme”, işin dijital olmayan kısımlarını kapsadığı gibi ortam ışığının ve makineye girebilecek ışık sızıntılarının doğal hareketlerini de kapsar. Tüm bunlar ise bir “orantı” dahilinde olur. Ortamın ışığı, ışığa uygun filtre tercihi, diyafram, enstantane ve ASA ayarlarıyla doğru oranı yakalama peşine düşersiniz. Her ayarın farklı bir sonuç doğuracak olması, işin belki de en büyülü kısımlarından biri!
Analog makineler, görüntüyü yakalamak için fotoğraf filmlerini kullanır. Telefonların veya dijital makinelerin aksine büyütebileceğiniz hafıza alanları yoktur. En sık kullanılan filmlerde 24 ve 36 poz hakkı var, her zaman en iyisini yakalama isteği belki de bu sınırlı alandan kaynaklı! Filminiz bitince çektiğiniz fotoğrafları görebilmek için ise ilk işiniz filmleri banyoya vermek. Yıkanıp taranan filmlerin sonuçlarını gördüğünüzde ne zaman çektiğinizi bile hatırlamadığınız, çok beğendiğiniz ve belki de hatalı çektiğiniz birçok fotoğrafınız olacak. Sizi nelerin karşılayacağı tam bir muamma, işte heyecan da buradan geliyor.
Popülerlik
Son yıllarda özellikle gençler arasında popüler bir hale gelen analog fotoğrafçılık, fotoğraf hobinizi bir üst noktaya taşıyor olmasından dolayı oldukça ilgi görüyor. Telefon veya dijital makinelerden aynı anda onlarca fotoğraf çekilebiliyor ve fotoğrafı henüz çekmeden bile üstünde bir efekt denemesi yapabiliyorsunuz. Analog fotoğrafçılık ise her bir kareye ayrı bir anlam ve emek katarak çok daha farklı bir tecrübe sunuyor. Her adımı yavaş ve kendi planınız dahilinde, dijitallikten tamamen uzak bir şekilde ilerletiyorsunuz. Aynı zamanda dijital makinelere ulaşmak maddi açıdan daha zor olduğu için analog makineler güzel bir alternatif oluşturuyor. Sınırlı pozlarınızın olduğu bir makineye sahip olunca fotoğrafçılık gözünüz daha da gelişiyor!
Artıları ve eksileri
Kimileri için bir tutku olan analog fotoğrafçılığın birçok artı ve eksi noktası var. Bunlara bir göz atalım:
- Dijitalde basit bir şekilde çekilen fotoğraflar artık biraz daha profesyonel bir noktada. Kolunuza takıp çıktığınız makineniz için yanınızda birkaç filtre ve yedek film taşımaya hazırlanın. Bu işi biraz daha ciddiye almak ve daha çok çaba sarf etmek demek, sevilmesinin başlıca nedenlerinden biri tam da bu emek.
- Fotoğraflarınızı bir stüdyoya yıkamaya vermeden önce görememek ve bu süreç boyunca sonuçlardan habersiz kalmak size sabretmeyi öğretiyor.
- Dijitalde istediğiniz anı yakalamak için tek tuşla birçok fotoğraf çekme durumu, yerini en iyisini yakalamak için büyük bir özveriye ve titizliğe bırakıyor. Fotoğrafçılığın olmazsa olmazlarından fotoğraf gözü ve kompozisyon yeteneği, işte tam da bu noktada gelişmeye başlıyor.
- Telefondan çekilen bir fotoğrafa en iyi filtreyi uygulamak için onlarca uygulama gezebiliyor veya bilgisayarda profesyonel düzenlemeler yapabiliyorsunuz. Analog fotoğraflar ise adeta kendiliğinden efektli. Bazen hiç beklemediğiniz ışık sızıntıları fotoğrafa ayrı bir eğlence katacak. Üstelik çift pozlama ile sanatsal değeri oldukça yüksek fotoğraflar da ortaya koymak mümkün.
Peki, işin olumsuz kısımları neler?
- Buraya kadar bahsettiğimiz olumlu durumlar aslında bazı olumsuzlukları da beraberinde getiriyor. Örneğin fotoğraflara ulaşmak için aşmanız gereken fiziki bir mesafe var; filmi yıkatmak için teslim etmeniz gereken yerler yakınınızda olmayabilir ve özellikle yoğun vakitlerinizde bunun için fırsat bulamayabilirsiniz.
- Kimileri için olumsuz olurken kimileri için de tecrübe olarak değendirilebilecek bir durum: Analog fotoğrafçılığın sürprizleri. Örneğin, merakla beklediğiniz fotoğrafların yanmış olduğunu görmek gerçekten üzücü olabilir.
- Analog fotoğrafçılık eskiye dair bir hobi olarak düşünülse de son yıllardaki yoğun ilgi maddi açıdan büyük bir pahalılığa neden oldu. Öyle ki bazı makineler günümüz dijital makinelerinin fiyatlarıyla yarışır hale geldi.
- Daha önce de bahsettiğimiz gibi analog makineleri kullanmak için filmlere ihtiyaç var. Bu yoğun ilgi sebebiyle stüdyolardan film bulmak neredeyse imkansız hale geldi. Yine talebin fazlalığı, bulunabilen filmlerin fiyatlarını da uç bir noktaya taşıdı.
Analog fotoğrafçılık işte bu bahsettiğimiz sebeplerle oldukça popülerleşti fakat beraberinde gelen durumlarla icra edilmesi zor bir sanat haline de geldi gibi gözüküyor. Bakalım, fotoğrafçılık anlamında oldukça hızlı teknolojilere sahip olduğumuz günümüzde analog fotoğrafçılık tutkusu yaşamaya devam edebilecek mi?
İlginizi çekebilir: Duygulara Hitap Eden Zeka Türü: Duygusal Zeka