Nike’ın Sadece 50 Dolarla Başlayan Başarı Hikayesi

“Hiç kimse başarı merdivenlerini elleri cebinde tırmanmamıştır” bu sözü daha önce yüksek ihtimalle duymuşsunuzdur. Her girişim anında zirveye ulaşamayabilir. Bu gayette normal, öyle ki şu anda gördüğünüz dev markalar da hemen dünya markası haline gelmediler. Onlar da zor yollardan geçti ve hatta daha girişim kurmaya başlamadan kendi hayatı yolunda gitmeyenlerin sayısı da bir hayli fazla. Peki o kadar zorluğun içinden nasıl buralara geldiler? Cevabı basit: pes etmeyerek. İşte Nike’ın sadece 50 Dolarla başlayan başarı hikayesi!

Spor ayakkabı denildiğinde ilk akla gelen markalardan biri olan Nike’ın kurucusu Phil Knight, bu işi kafayı koyduğunda cebinde sadece 50 doları vardı.

Stanford Business School’da okuyan Knight, 1962 yılında ödev hazırladığı sırada aklına Japonya’dan ayakkabı ithal  etme fikri geldi. Okulu bitirdikten sonra, hayallerinin peşinden koşmak için babasını ikna etmeye çalışmaya başladı. Japonya’ya gitmesiyle artık bu zorlu yola çıkıyordu. O zamanlarda koşu ayakkabısı üreten bir şirkete gidip, daha sadece hayalinde olan “Blue Ribbon” şirketi adına çalıştığını söyleyip ABD piyasası için distribütörlük hakkını istedi. Bu zorlu anlaşmayı yapmakta başarılı çıkmıştı ancak bu hak için 50 dolara ihtiyacı vardı. Daha önce babasını ikna eden Knight, 50 doları alarak Nike’ın temellerini atmaya başladı.

1964 yılında, ilk ayakkabıları eline ulaşmıştı ve bunları koşu antrenörü olan Bill Bowerman’a gönderdi. Onun için Bowerman’ın koşu ayakkabılarından takımı adına birkaç tane alması harika olacaktı ancak çok daha fazlası oldu. Bill Bowerman bu hayali şirkete ortak oldu! Blue Ribbon Sports, işe arabasının bagajında başlayıp sonrasında daha rahat satış yapabileceği bir dükkana geçti.
Phil Knight için her şey çok iyi gidiyordu, satışlar dur durak bilmiyordu. Bu zamanlarda Adidas ile tanışmış ve kafayı takmıştı. Yeni bir rekabet  doğuyordu.
Ayakkabıları ithal ettiği şirket yeni bir anlaşma için görüşmek istedi fakat yeni anlaşmadan tatmin olmayan Knight, bu şirketle yollarını ayırıp Nike markasını kurmaya karar verdi. Yeni markasıyla da satışlar iyi gidiyordu. Bu yolda birçok zorluk yaşadı ama hiçbir zaman pes etmeyip savaşmaya devam etti.

1974’e gelindiğinde satışlar 8 milyon dolara kadar ulaşmıştı. Phil Knight, yaşanan tüm maddi sıkıntılara rağmen yıkılmıyordu.
Bu maddi sıkıntılar aşıldı ve artık Phil, sadece yaratmak istediği markaya odaklanmıştı. Güçlü ve yenilikçi bir marka olmasının yanı sıra, spor ayakkabılarının sadece sporcular tarafından giyilmesini değil, insanların normal hayatta günlük olarak kullanabilecekleri bir ürün ortaya çıkarmak istiyordu.

1976 yılında artık Nike’ın ayakkabıları sadece sporcularda değil, herkeste vardı ve çok beğeniliyordu. Satışlar yine üst  düzeydeydi. Nike, artık büyük bir marka haline gelmeyi başarmıştı…

Nike’ın sadece 50 Dolarla başlayan başarı hikayesi ‘nden de anlayacağınız gibi, bir yerlere gelebilmek için çok çalışıp, pes etmemek gerekiyor…

İlginizi çekebilir: Günlük Hayatta Kendinizi Motive Etmenin 7 Harika Yolu

Youthall’da işveren markası profilinizi oluşturmak için hemen tıklayın.

Üniversite eğitimine Yıldız Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi'nde devam etmektedir. Yer aldığı öğrenci kulübünde çeşitli projelerin düzenlenmesinde rol almıştır. 2019 yılından beri Youthall ekibinde yer almaktadır.