İlk çağlardan bu yana insanlar; başarılarını, başarısızlıklarını, hayallerini, umutlarını, yaşadıkları zorlukları paylaşarak birbirlerine ilham olacak hikayeler anlatıyor. Her kültür ve toplumda yeri olan hikaye anlatımı herkesin anlayabileceği tutku, heyecan ve hayal gücünü kamçılayan evrensel bir dil olarak yer alıyor. Bir hikayede ortak duyguları paylaşmak dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin her insanı ortaklık ve topluluk duygusunda birleştiriyor. Maya Angelou’nun dediği gibi insanlar gün sonunda ne söylediğinizi veya ne yaptığınızı hatırlamayacak fakat onlara nasıl hissettirdiğinizi hatırlayacaklar.
Parçası olmak istediğiniz bir kurumun başvurusunda gelecek 10 yılınızı, toplantıda sunumlarınızı veya bir yönetici olarak şirketinizin amaçlarını veya satmak istediğiniz bir ürünün pazarlamasını hikayeleştirerek anlatmak karşınızdakinin iç görü sağlamasına yardımcı olacaktır. Pek çoğumuz listeleri, maddeleri ve sıralanmış gerçekleri unutmaya meyilliyiz fakat hikayeler bize hatırlamaya değer şeyler biriktirmemizi sağlar.
Post modern pazarlamanın hakim olduğu piyasa ortamında rasyonel nedenlerin etkisi azalmaya ve duygusal nedenlerin etkisi artmaya başlıyor. Tüketicilere hatırlamaya değer bir şey bırakmadan yalnızca rasyonel temeller üzerine kurulmuş bir pazarlama yaklaşımı tüketicilerin ilgisini artık pek çekmemekte. Yakın bir sürede pek çok reklam ve pazarlama şirketi hedef kitlesinin motivasyon kaynağını uzaklarda aramaya gerek olmadığını fark etti. Markalar geçmiş ve gelecek arasında bir köprü görevi gören hikayeler yaratarak kitlesini o hikayelerin kahramanı yapma prensibi ile ilerlemeye başladılar. Hikayeler sayesinde ürünün kendisinden çok hikayeye odaklandığımızdan markaların yaşam tarzı ve değerlerine katılabiliyor, onların ürün veya hizmet sunmak üzerine kurulu bir şirket olduğunu unutabiliyoruz. Bu sebepledir ki iş dünyasında hikaye anlatmak pek çok markanın değerini yükseltmek ve hedef kitle ile iletişim kurmak adına kullandığı yöntemlerden biri olarak öne çıkıyor. Pek çok marka, pazarlama kampanyalarındaki teknik ve oldukça karmaşık konuları hikayeleştirerek ürünlerin kullanıcılara nasıl fayda sağlayacağını basit dille ifade edebiliyor.
Tam da bu noktada pazar ihtiyacını en iyi şekilde karşılayan “storytelling” ve “storybranding” kavramları kendisinden söz ettiriyor.
“Storytelling” nedir?
İş hayatında dünyaca ünlü markaların ürünlerini tüketiciye uygun bir şekilde aktarmasına olanak sağlayan hikayeleştirme tekniği pek çok kurum ve kuruluş tarafından pazarlama stratejisi olarak kullanılıyor. Pazarlama alanında hikayeleştirme tekniğinden yararlanmaya “storytelling” adı veriliyor. Müşterinin satın alma talebini en çok belirleyen unsur olma yolunda hızla ilerleyen storytelling markanın kimliği, vaat ettikleri ve vizyonunu en iyi şekilde yansıtan araçların başında yer almakta.
“Storybranding” nedir?
Her insanın olduğu gibi her markanın da kendine has bir hikayesi bulunuyor. “Storybranding” kavramı hikayenin gücünü ve dinamiklerini kullanarak markanın amaçları doğrultusunda kimliğini yaratmayı hedef alıyor. Storybranding kavramındaki en önemli amaç markaların sahip oldukları idealleri etkili ve akılda kalıcı şekilde aktarabilmelerini sağlayarak prestij kazanmalarıdır. Her marka bir inanca, amaca ve değere sahiptir. Fakat sahip olduğu bu kavramları en etkili şekilde “pazarlayan” markalar kısa sürede büyük başarılar elde edebilmektedir. Hedef kitleye uygun iletişim kanalları ile markanın ruhunun benimsendiği, ilham verici, mizahi ve yaratıcı bir hikayeden hangimiz pek de etkilenmediğimizi söyleyebiliriz?
Pazarlama dünyasında hikayeleştirme, ilham vermenin yanı sıra harekete geçirme konusunda motive etmeye de yardımcı oluyor. Hikayeler marka veya ürün hakkında tüketiciye bilgi vermenin yanı sıra oluşturulan anlatı sayesinde marka bağlılığına teşvik ederek kulaktan kulağa pazarlanmasına da katkı sağlamaktadır. Storytelling ve storybranding kavramlarının ikna etme yöntemleri olarak kullanılması ile pazarlama alanında müşteri sadakati oluşuyor.
Aşağıda yer alan anlatıda hikayelerin hedef kitle üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu siz de yakından görebilirsiniz.
- 2009 yılında Rob Walker ve Joshua Glenn “Significant Objects” projesiyle maddi değeri oldukça az olan ürünlere, örneğin düğmeler, kısa hikayeler yaratarak maddi değerlerinden oldukça yüksek fiyatlara eBay üzerinden satışa sundular. Satışa sunulan ürünlerden bir tanesi ise “Metal Bot” isimli küçük bir çizmeydi. Amerikan İç Savaşı’nda Napoli’den yola çıkmadan önce binbaşının askerlere bu çizmelerden dağıttığı ve iç savaş sırasında yalnızca hayatta kalan dört kişiden birinin bu bota sahip olduğu belirtildi. Normal şartlarda gerçek değeri 3 dolar olan bot, yaratılan hikaye sayesinde 86 dolara alıcı buldu. Proje kapsamında oluşturulan hikayeler ile 128 dolara alınan ürünler yüzde 2.706’lık bir değer artışı ile 3.612 dolara satıldı.
“Storytelling” kavramını kullanmak isterseniz aşağıda yer alanlara dikkat etmenizde büyük fayda var.
Fikrinizi paylaşmaya başladığınız ilk 60 saniyede ağzınızdan çıkanlar karşı tarafın ilgisini çekmekte oldukça önem arz ediyor. İnsanların anlatacağınız hikayeye odaklanmasını sağlamak amacıyla orta okul öğrencilerinin anlayacağı seviyede cümleler kurmanız, aynı şeyleri deneyimlediğinizi basit ve anlaşılır şekilde ifade etmeniz sizi karşınızdakiyle aynı platformda buluşturuyor. Sorular sorarak interaktif şekilde ilerlemek ve konuşmanız sonucunda bir amaca yönlendirmek dinamik bir hikaye anlatıcısının izlemesi gereken en önemli stratejilerdir.
Storytelling ve storybranding kavramları ilginizi çektiyse hikayeleştirmenin önemine vurgu yapılan Erkin Şahinöz’ün “Coğrafya Kader Midir?” TEDX konuşmasına, “The Land of Land Rovers” filmine ve Carmine Gallo’nun kitaplarına göz atabilirsiniz!
İlginizi çekebilir: Kendi Tatlı, Anlattıkları Tatsız Tavşan İçin: #SaveRalph