“Bana vaad edilen sözler yerine getirilmedi” ya da “bana verilen sözler tutulmadı” gibi cümleler insan kaynakları ekiplerinin ve yöneticilerin sık sık karşılaştığı cümlelerdir. Bu ifadeler, mülakatlarda adayların iş arayış nedenlerinden, mevcut çalışanların rotasyon taleplerine kadar birçok bağlamda karşımıza çıkar. Peki, verilen sözlerin tutulmaması neden bu kadar önemli ve çalışanları küstürüp kopma noktasına getirecek kadar etkili? Gelin bu yazımızda detaylarına bakalım!
Geri bildirim ve İletişimin Önemi
Geri bildirim vermek, iletişim yetkinliğinin en kritik göstergelerinden biridir. Ancak, yöneticiler ve çalışanlar için bu süreç oldukça stresli olabilir. Geri bildirim görüşmeleri, yöneticilerin çalışanlarıyla bire bir kaldıkları, önceden oluşmuş yargıların ve iç seslerin en yoğun olduğu anlardan biridir. Bu anları, iki başrol oyuncusunun karanlık bir odada yalnızca gözleriyle konuştuğu bir film sahnesi gibi düşünebiliriz. Sessizliği bozmak cesaret ister ve bu anlar oldukça odak gerektirir.
Yöneticinin Rolü ve İletişim Stratejileri
Yöneticinin, çalışanın değerlerini ve motivasyonlarını iyi bilmesi, kullanılacak dili belirler. Doğrudan iletişim kurmayı seven bir çalışan için dolambaçsız, duygusal iletişimden hoşlanan biri için güvene dayalı, analitik düşünen biri için ise nedeni ve sonuçları ile bağlantılı bir iletişim gereklidir. Ancak her durumda önemli olan, verilen mesajın net ve anlaşılır olmasıdır. Yöneticinin ağzından çıkan kelimelerin nasıl anlaşıldığı ve etki yarattığı, geri bildirimin özüdür.
Çalışanın Perspektifi ve İletişim Kopukluğu
Bazen çalışanlar, yöneticilerinden aldıkları geri bildirimleri farklı yorumlayabilir. “Bana verilen sözler tutulmadı” cümlesi genellikle bu iletişim kopukluğundan kaynaklanır. Peki, bu durum nasıl önlenebilir? Cevap, derin dinlemede yatmaktadır. Yargılardan uzaklaşarak, tüm duyularımızla karşımızdakini dinlemek, geri bildirimin etkili olmasını sağlar.
Dinlemenin Gücü
Geri bildirim görüşmelerini yalnızca duyguları ifade etme ve mesajları sıralama fırsatı olarak değil, karşımızdakini dinleme fırsatı olarak görmeliyiz. Dinlemeyi doğru bir dengeye oturttuğumuzda, nasıl anlaşıldığımızı ve karşımızda ne etki bıraktığımızı teyit edebiliriz. Dinlemeye odaklandığımızda, çalışanın “sesini duyurdum” coşkusuna tanık olabilir ve daha güçlü sorular sormaya başlarız.
Gerçek Çözümler Sunmak
Görüşme esnasında algılanmış bir söz varsa, bu sözü manşet cümlesi olarak değil, bütünsel konuşma olarak ele almalıyız. Çalışanın taleplerinin arkasındaki nedenleri anlamaya çalışarak, tek bir çözüm yerine birden çok çözüm sunabiliriz. Bu yaklaşım, çalışanların kendilerini daha değerli hissetmelerini sağlar ve yöneticinin de elinde daha fazla seçenek olmasına olanak tanır.
İş hayatında sözlerin tutulmaması gibi durumlar, büyük ölçüde iletişim kopukluğundan kaynaklanır. Yöneticilerin ve çalışanların birbirlerini derinlemesine dinlemeleri, hem sesin hem de sessizliğin tadını çıkarmaları, iletişimin mucizesine tanık olmalarını sağlar. İletişimde dengeyi yakaladığımızda, karşılıklı anlayış ve iş birliği ile daha sağlıklı ve verimli bir iş ortamı oluşturabiliriz.
İlginizi çekebilir: İş Yerinde Etkili İletişim
İlginizi çekebilir: Profesyonel Hayatta Etkili İletişim İçin Neler Yapılmalı?
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.