Humanspire For Startups #12 Comodif CEO’su Serdar Urçar

Startup dünyasına adım atmak isteyenleri heyecanlandıracak yeni bir yazı ile karşınızdayız. Humanspire for Startups’ın yeni röportajında Comodif’in CEO’su Serdar Urçar’a merak ettiklerinizi sorduk ve ilham verici cevaplar aldık

Serdar Urçar’ın kariyer yolcuğuna ve Comodif’in girişimcilik hikayesine yer verdiğimiz bu röportaj için keyifli okumalar dileriz!

Bize biraz kendinizden ve eğitim hayatınızdan bahsedebilir misiniz?

Çocukluğum ve gençliğim Eskişehir’de geçti. Mezunu olmaktan gurur duyduğum Eskişehir Anadolu Lisesi’nden sonra Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’ne girdim. Üniversite 2. sınıftan itibaren turizm işleriyle ilgilendim. Önce havaalanından otellere yolcu transferiyle başladım sonra Kongre Turizm firmasında çalıştım. Daha sonra ise Anadolu’da çeşitli yerlerde Tur Rehberliği yaptım. Üniversite bittikten sonra Marmara Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü Yüksek Lisans Programı’na katıldım. Uluslararası hukuk, ekonomi ve politikanın bir arada olduğu bir programdı ve bu yönü hoşuma gitmişti. Avrupa Birliği’nin çeşitli merkezlerine yapılan ziyaretlerle birlikte master programını tamamladım. Sonrasında Arthur Andersen’da mali işler ve denetim alanında çalıştım ve kısa süre sonra bu yolun bana göre olmadığına karar verdim. Teknoloji ve satış alanına ilgi duyduğumu fark ettim ve sırasıyla Karma Bilgisayar ve Superonline’da çalıştıktan sonra yaklaşık 20 yıl Hewlett Packard’da yerel ve uluslararası rollerde yer aldım. Index Grup’ta Dijital Dönüşüm Liderliği ve Netaş’ta İcra Kurulu Üyeliği görevlerini üstlendim. Son iki yıldır da Fark Holding bünyesinde hayata başlayan Comodif’in CEO’luğunu yapıyorum. Kendimi bir ayağı hala kurumsal dünyada bir ayağı da özellikle son 6 yıldır startup ekosisteminde olan bir dijitalleşme, değişim, dönüşüm ve liderlik meraklısı bir insan olarak tanımlayabilirim.


Girişiminiz hakkında bilgi verir misiniz? Ne tip ürün/hizmetler sunuyorsunuz, ne tip bir ihtiyacı karşılıyorsunuz?

Comodif bir bağlantılı araç teknolojileri şirketi. Otomobiller, ağır vasıtalar, iki ve üç tekerlekli mikro-mobilite araçları gibi her türlü hareketli araçtan aldığı veriyi anlamlı bir değere dönüştüren yazılım şirketiyiz. Bireysel kullanım için mobil uygulamalar tasarlayıp üretirken filo yönetim araçları gibi kurumsal uygulamalar da geliştirdiğimiz teknolojiler arasında.


Kendi işinizi yapmak istediğinize ne zaman ve nasıl karar verdiniz? Bu girişim henüz plan aşamasındayken sizi heyecanlandıran yönleri nelerdi?

Uzun yıllar kurumsal şirketlerde çalışan biri olarak melek yatırımcılık ve mentorluk yapmaya başladım, girişimcilik dünyası hoşuma gitti. Comodif bana küçük ama hızlı büyüyen bir şirkette direksiyona geçme ve liderlik yapma imkanı sundu. Aslında Comodif halihazırda yola çıkmış bir projeydi dolayısıyla ben kurucu olarak değil, ortak ve yönetici olarak bu yapıya dahil oldum. Uzun zamandır dijital dönüşüm dünyasının içinde olan biri olarak geleneksel iş modelinde ilerleyen şirketlerin dijital dönüşümlerini gerçekleştirmekte çok zorlandıklarını gördüm ve Farplas’ın bunu başarmış olması beni heyecanlandırdı. Ayrıca hem Farplas’ın Yönetim Kurulu Başkanı hem de Comodif’in yatırımcısı Ahu Serter’in vizyonu da kararımda çok etkili oldu. Comodif’i bir Ar-Ge birimi olmaktan öteye taşıyıp hem Türkiye’de hem dünyada hızla büyüyen bir teknoloji şirketi olması yolunda ekip arkadaşlarımızla çalışmaya devam ediyoruz.


Nasıl bir sermayeyle yola çıktınız? Finansal açıdan sizi ilk destekleyenler kimlerdi? Girişiminizi büyütme sürecinde nasıl ilerlediniz?

Comodif Farplas’da bir Ar-Ge departmanı olarak bir süre Holding’in kaynaklarıyla yoluna devam ederken 2021 başında FarkLabs’te girişim hızlandırma sürecine girdi ve 2022 Temmuz’dan beri tamamen bağımsız bir şirket olarak yoluna devam ediyor.


Çalışma hayatınızda benimsediğiniz ilkeler nelerdir? Size ilham olan isim veya isimler kimlerdir?

Ben insanı odağa alan ve bir insana fırsat verildiğinde insanın performansının sınırsız artacağına inanan birisiyim dolayısıyla belirlediğim ilkeler doğrultusunda insana güvenen ve alan tanıyan, insanların inisiyatif alması noktasında onları cesaretlendiren ve teşvik eden daha sonra ise iyi performans gösterenleri ödüllendiren bir bakış açısına sahibim. Şirketlerin kültürlerini devamlı değiştirmek ve dönüştürmek, kendilerini bugüne ve geleceğe adapte etmek, yenilikçiliği kültürlerinin bir parçası yapmak zorunda olduklarına inanan birisiyim.

“Kültür stratejiyi havada karada yer.” diyen Peter Drucker beni etkileyen yazarlardan birisi. Organizasyonları orta ve uzun vadede başarılı kılan şeyin doğru kültür olduğuna inanıyorum. Doğru kültür de doğru kurucu felsefe ve doğru insanlarla başlar ve bu kültürü korumakla devam eder dolayısıyla organizasyonların çok küçük dahi olsalar doğru kültürle oluşturmalarını ve bu kültürü korumalarını çok önemli görüyorum. İnsana güvenen ve insanın yaratıcılığını ön plana çıkaran Tom Peters ise beni etkileyen diğer bir isim. Girişimcilik ve yatırımcılık anlamında ise devamlı takip ettiğim isimlerin başında Naval geliyor. Profesyonelleşme ve kurumsallaşmayı başararak Türkiye’nin en büyük grubunu yaratan Vehbi Koç bana her zaman ilham kaynağı olmuştur. Liderlik, karizma ve vizyon konusunda ise beni sahnesindeki tiyatrolarda en çok geliştiren isimlerin başında duayen tiyatrocu Şahika Tekand geliyor. Ekip yönetimi, adil olma ve insanların içindeki potansiyeli ortaya çıkarma konusunda Obradovic, yüksek performanslı takım çıkarma ve başarıyı sürdürülebilir kılma konusunda ise Pep Guardiola beni etkileyen diğer isimler arasında.


Yaptığınız işin Türkiye ve dünyadaki pazar büyüklüğü ve gidişatını nasıl görüyorsunuz?

Bağlantılı araç pazarı Türkiye’de henüz emekleme aşamasında ve biz bu konuda hayata geçmiş ilk ve tek projenin teknoloji sağlayıcısıyız ve bu pazarı genişletmek için çalışmalarımız sürüyor. Global anlamda ise önemli markalar kullanıcılarına bağlantılı mobilite hizmetleri sağlamaya başladılar ve bu hizmetler hem bireysel hem kurumsal olarak hızla artıyor. Araştırmalara (PwC) göre bağlantılı mobilite pazarının 2024’te 5,8 milyar dolara ulaşması bekleniyor.


Türkiye’deki girişimcilik ekosisteminin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini, son dönemde çıkan önemli girişimleri, unicorn ve decacorn seviyesindeki girişimleri ve diğer gelişmeleri göz önünde bulundurarak iyi bulduğumu söyleyebilirim. Ekosistemi değerlendirirken sanayiden melek yatırım ağlarına, risk sermayelerinden kuluçka merkezlerine kadar tüm paydaşları göz önünde bulundurursak ekosistemin her paydaşında bir gelişme olduğunu söyleyebiliriz ama sadece kendimizi kendimizle kıyaslamamalı diğer ülkelere de bakmalıyız. Diğer gelişmekte olan ülkelere baktığımızda ben onların da benzer bir eğilim gösterdiğini görüyorum. Dünyadaki 20 büyük ekonomiye ve bu ülkelerin gelişme eğrilerine baktığımda ise hala gidecek çok yolumuz olduğunu görüyorum ve topu düşürmeden, ciddiyetle ve aynı tempoyla devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum.


Son olarak Youthall Blog takipçilerine kariyer planlama, girişimcilik ve iş dünyası hakkında tavsiyeleriniz nelerdir?

Öncelikle girişimciliğin bir moda olmaya başladığını görüyor ve bunu tehlikeli buluyorum. İnsanların, başkasının parası veya kendi parasıyla sistem kurması ve değer yaratması çok önemli olmakla birlikte illaki herkes girişimci olacak diye bir kaide yok. Ülkemizin ve dünyanın çok kaliteli profesyonel yöneticilere, akademisyenlere, doktorlara ve bürokratlara da ihtiyacı var dolayısıyla ben girişimciliğin tek ve doğru yol olmadığını ve herkesin girişimci olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bence insanın kendini tanıması ve oyunu güçlü yanlarından oynaması çok önemli, yani çok iyi doktor olma potansiyeline sahip birinin girişimci olması bir fırsat hebası dahi olabilir. Hayattaki tek iş bir şirket kurup büyütmek değil. Toplumların birçok role ihtiyacı var ama girişimcilik isteyen insanların da  ilk adımı atabileceği ve fırsatlara erişebileceği ortamı yaratmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Halihazırda bu konuda çalışmalar sürerken ben de kişisel olarak elimden geldiğince bu ekosistemin gelişmesine destek olmaya çalışıyorum. 

İş ve kariyer yolunda ilerlemek isteyen gençlerin üniversite hayatında birkaç deneyim elde etmelerini ve üniversite bittiğinde ilerlemek istediği alanların sayısını 2 veya 3’e indirmiş olmasını değerli buluyorum. Ama her halükarda mezun olduktan sonraki birkaç yıla öğrenme ve deneme yanılma yılı olarak bakılabilir. Sonrasında ise bir konuda uzmanlaşmanın önemli olduğunu düşünüyorum, özellikle önümüzdeki dönemde derin uzmanlığın önemli olacağını ve para edeceğini düşünüyorum.


Serdar Urçar’a bu samimi ve faydalı yanıtları için çok teşekkür ediyoruz. Humanspire for Startups ile yeni bir röportajda buluşmak dileğiyle, Youthall‘u takipte kalın!

Bir yanıt yazın