Startup dünyasına adım atmak isteyenleri heyecanlandıracak yeni bir yazı ile karşınızdayız. Humanspire for Startups’ın yeni röportajında Figopara kurucu ortağı ve CEO’su Koray Bahar’a merak ettiklerinizi sorduk ve ilham verici cevaplar aldık.
Koray Bahar’ın kariyer yolcuğuna ve Figopara’nın girişimcilik hikayesine yer verdiğimiz bu röportaj için keyifli okumalar dileriz!
Bize biraz kendinizden ve eğitim hayatınızdan bahsedebilir misiniz?
Doğu Akdeniz Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan hemen sonra iş hayatıma FIT Solutions’ta Yazılım Geliştirici olarak başladım. Girişimci olmak hep aklımda olduğu için kısa bir süre sonra da ilk şirketim olan Dotto’yu Ahmet Bilgen ile birlikte kurduk. Microsoft platformları ve mobil uygulamalar ekseninde bir iş modeline sahip olan Dotto’daki hisselerimi 2012 yılında sattım ve bir yıl sonra da ilk çalıştığım şirket olan FIT Solutions’a ortak olarak geri döndüm. Daha sonra FIT Solutions markasını Foriba olarak değiştirerek regtech alanına odaklandık. Genel müdürlük görevini de üstlendiğim Foriba’yı 2019 yılında dünyanın önde gelen vergi teknolojileri şirketi olan Sovos’a sattık. Ve ilk defa bir uluslararası satın alma sürecini yöneterek yepyeni bir deneyim elde ettim.
Foriba’nın satışı, o yıllarda dönemin en önemli ”exit”lerinden biri arasına girdi. Satış sonrasında ise Sovos’ta EMEA Strateji Başkan Yardımcısı rolü ile şirketin Ortadoğu ve Asya stratejisini yönettim. Profesyonel hayatımı sürdürürken daha önce Foriba’nın bir iştiraki olarak kurduğumuz Figopara’nın “kuluçka” süresini tamamlayıp büyüme aşamasına girmesiyle birlikte 2020 yılının başında tüm mesaimi Figopara’ya vermeye karar verdim. Kurucu ortağı olduğum Figopara’nın genel müdürlük görevini üstlendim. Şirketlerin nakit akışı ve işletme sermayesini yönetmelerine aracılık eden Figopara’yı çalışma arkadaşlarımla birlikte bugünkü seviyesine getirdik.
Bu şapkamın yanı sıra Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki Türkiye Finansal Teknolojiler Meclis Başkanlığı görevini de sürdürüyorum. Girişimciliği seçmiş biri olarak bu ekosistemin ülkemizde derinleşmesi için sivil toplum kuruluşları ve bazı platformlar aracılığıyla yapılan çalışmalara büyük önem veriyorum. Bu nedenle Endeavor girişimcisi ve aynı zamanda Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Üyesiyim. Ayrıca 2019 yılında kurulan melek yatırım platformu Angel Effect’in de Yönetim Kurulu Üyesi, StartupBorsa.com’un kurucu ortağı ve Girişimcilik Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi olarak girişimci ve yatırımcı kimliğiyle ekosisteme katkı sağlamaya devam ediyorum. Son olarak bir süredir www.yollarda.tv kanalıyla da girişimcilik ve teknoloji alanında Figopara ortağı ve CTO’su Arman Eker ile ürettiğimiz içeriklerle deneyimlerimizi paylaşıyoruz.
Girişiminiz hakkında bilgi verir misiniz? Ne tip ürün/hizmetler sunuyorsunuz, ne tip bir ihtiyacı karşılıyorsunuz?
Aslında Figopara’nın kuruluş tarihi 2016 yılı, Fit Solutions’ta çalışırken şirketimizi de kurmuştuk. Figopara, hem kurulduğu günlerde hem de hala günümüzde oldukça niş bir alanda hizmet veriyor. Bilindiği üzere şirketler özellikle de KOBİ’ler için en önemli konu, tahsilat ve buna bağlı olarak sağlıklı bir nakit akışı yönetimini sağlamak. İşte biz Türkiye’de benzeri olmayan iş modelimizle, tedarikçilerin nakde ulaşırken neye ihtiyaç duyduklarının doğru analizini yaparak işletme sermayesini güçlendirmek üzere çözümler üretiyoruz.
Tedarikçi Finansmanı ve Figo Kolay Finansman hizmetlerimizle ekonominin zorlu dönemlerinde ve dalgalı ortamlarda KOBİ’lere, işletmelere, şirketlerin tedarikçilerine ciddi bir can suyu oluyoruz.
Üretimden e-ticarete, bilişimden perakendeye kadar Türkiye’nin önemli markaları, büyük aile şirketleri çeşitli sektörlerdeki tedarikçilerinin nakit ihtiyaçlarını Figopara ile çözüyor.
Müşterilerimizin ihtiyacı olan finansal kaynağa ulaşmasının önünde engel olan teminat, çek ve senet gibi süreci uzatan ve kimi zaman süreçlerin tamamlanmasını imkansız kılan prosedürlerden uzaklaşmak için teknolojiyi ve veriyi kullanıyoruz. Veri odaklı ve verinin yarattığı öngörülerle hızlı karar veren sistemler ortaya koyuyoruz. Bunu da Türkiye’nin önde gelen 20 bankası ve 10 finansal kuruluşuyla çalışarak yapıyoruz. Kullanıcılarımızın banka ve finansal kuruluşlar aracılığıyla finansman ihtiyacını karşılıyoruz. Dolayısıyla bizim için banka ve finansal kuruluşlar en önemli iş ortaklarımız. Tüm bunlar sayesinde bugüne kadar 5,4 milyar TL’lik finansman kaynağını KOBİ’lerle, işletmelerle buluşturmayı başardık.
Kendi işinizi yapmak istediğinize ne zaman ve nasıl karar verdiniz? Bu girişim henüz plan aşamasındayken sizi heyecanlandıran yönleri nelerdi?
Girişimcilik okul yıllarındayken kendime seçtiğim bir yoldu, o dönemde yurt dışında ve ülkemizdeki girişimcilik hikayelerini okuyor, yolculuklarını yakından izliyordum. Ayrıca eğitimini aldığım bölüm de yeni nesil girişimcilik anlamında bize oldukça geniş bir perspektif sunuyordu. Tabii öncelikle iş dünyasında deneyim kazanmanın gerekli olduğunu düşünerek profesyonel olarak çalışmaya başladım ancak o dönemde de üzerinde çalıştığım projelerim, hayata geçirmek istediğim fikirlerim vardı. Bu hedefimin ilk meyvesi Dotto oldu. Dotto yazılım ve mobil teknolojiler alanında faaliyet gösteren bir şirketti, belirli bir büyüklüğe ulaşınca yeni denizlere yelken açmak için satıp finansal yapımı güçlendirmeyi tercih ettim.
Üniversite yıllarında, kariyerimizin ilk dönemlerinde hepimizin aklında fikirler, projeler uçuşuyor. Ancak bunların hangilerinin ticarileşeceği, başarılı olacağı gibi bilinmezler de var. Figopara’yı kurup faaliyet alanına karar verdiğimde Türkiye’de bir ilki yapacağımızı biliyordum ve açıkçası hem heyecan hem de tedirginlik vardı. Çünkü finansmana aracılık etmek ciddi bir güven gerektiriyor, en büyük iş ortaklarınız da bankalar…
Bankalar bugüne kadar geleneksel yöntemleri benimsemiş yapılar ve özellikle finansman konusunda çok konservatif davranabiliyor. Bu durum bir handikap olmasının yanı sıra aslında herkes için bir fırsatı da barındırıyordu. Aslında bir paradigmanın değişimine öncülük edecekti ki beni en çok heyecanlandıran da bu oldu diyebilirim.
Nasıl bir sermayeyle yola çıktınız? Finansal açıdan sizi ilk destekleyenler kimlerdi? Girişiminizi büyütme sürecinde nasıl ilerlediniz?
İlk etapta bir süre şirketi ayakta tutacak bir sermaye ile yola çıkmak çok önemli. Tabii sermaye konusunda hem kamunun hem de farklı platformların destekleri de var, bunlardan da yararlanılabilir. Kısa sürede faaliyet alanımızın özel oluşunun fark edilmesiyle ciddi yatırımlar aldık. Kuruluşumuzun dördüncü yılında arka arkaya yatırımlar aldık. Dünya Bankası’nın kardeş kuruluşu IFC, Endeavor Catalyst, Fibabanka iştiraki Finberg, Eczacıbaşı Momentum, Lima Ventures gibi önemli kuruluşlardan ve yatırımcılardan ilki 7 Mayıs 2020’de 1 milyon dolar, ikincisi 30 Aralık 2020’de 4,6 milyon dolar olmak üzere toplamda 5,6 milyon dolarlık yatırım aldık. Aldığımız yatırımlarla KOBİ’lere ve işletmelere sağlanacak finansmana aracılık etmek üzere yeni teknolojiler geliştiriyoruz. Ayrıca Ar-Ge çalışmalarına başladık ve teknolojimizi geliştirerek büyüme planımızı devam ettirme fırsatı yakaladık.
Çalışma hayatınızda benimsediğiniz ilkeler nelerdir? Size ilham olan isim veya isimler kimlerdir?
Belki bu yanıtımı çok klasik bulacaksınız ama iş hayatında benim en büyük ilkem dürüst ve şeffaf olmak. Artık iş dünyasında kalıplar yıkılıyor, eski alışkanlıklar bir kenara bırakılıyor. “Ben” değil, “biz” dönemi yaşanıyor. Dolayısıyla insan ilişkileri güçlü olduğu, egolar yerine bilginin, yeteneklerin, sağlıklı iletişimin bulunduğu her ortamda başarı da beraberinde gelecektir. Birlikte çalıştığınız, iş ortaklığı ilişkinizin olduğu kişilere ve kurumlara karşı dürüst olursanız, güven verirseniz siz hep ilk tercih edilen olursunuz. Tabii bu saydıklarımın yanına çalışkan olmak, sabırlı olmak, kararlı olmak gibi başka özellikleri de eklemek mümkün. Tabii empati de çok önemli… Müşterinizin, pazarın ihtiyaçlarını görüp ona göre çözümler geliştirmek kısaca proaktif olmak için müşteri odaklı düşünmeniz gerekiyor.
Bana ilham veren çok sayıda kişi oldu, çok önemli girişimcilerin hayatlarını okudum, yaptıklarını inceledim. Aslında otobiyografilerin yol göstericilik anlamında çok önemli olduğunu düşünürüm. İş insanlarından siyasetçilere, sivil toplum önderlerinden sanatçılara kadar fırsat buldukça dünyaya iz bırakmış kişiler hakkında yazılmış kitapları okumayı seviyorum. Ancak sanırım en büyük ilham kaynağım, herkesin yok olacağını düşündüğü bir ülkeyi yeniden ayağa kaldırıp milyonları çok büyük zorluklara, imkansızlıklara karşın tek bir hedef için buluşturan ve ülkemizi kuran Atatürk.
Yaptığınız işin Türkiye ve dünyadaki pazar büyüklüğü ve gidişatını nasıl görüyorsunuz?
Finansal teknoloji ekosistemi son yıllarda dünyada en hızlı büyüyen, en çok yatırım alan ve hala çok büyük potansiyel taşıyan bir alan. Teknolojinin her geçen gün yeni bir uygulama alanı yaratmasının yanı sıra hala dünyanın hemen hemen her yerinde teknolojik dönüşümünü sağlamamış yapıların varlığı, FinTech dünyasını geleceğin sektörü yapacak.
Ülkemiz de bu alanda küçümsenmeyecek bir seviyede, özellikle 2021 yılının son dönemlerde art arda yürürlüğe konulan regülasyonlar hızlı büyüme için sağlam bir altyapı sunuyor. Dijital bankacılık, açık bankacılık, servis bankacılığı gibi yeni uygulamalar, finans dünyasında FinTech’lerin oyun alanını genişletecek. Ayrıca henüz çok başında olduğumuz blockchain dünyası var ki başlı başına yepyeni bir ekonomik dünya yaratacak. Metaverse, NFT gibi bugün çokça konuştuğumuz enstrümanlara yenileri eklenecek. Özellikle 5G’nin yaygınlaşmasıyla bu sürecin hızlanmasını bekliyorum. Dolayısıyla doğru fikirleri doğru bir iş planıyla hayata geçiren herkes gelecekte bir unicorn olmaya aday.
Türkiye’deki girişimcilik ekosisteminin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu sorunuza kısa bir süre önce açıklanan KPMG’nin Türkiye’nin Girişim Ekosistemi Yatırımları adlı raporundan bazı rakamlar vererek yanıt vermek istiyorum. Rapora göre; küresel girişim sermayesi yatırımları, bu yılın ilk çeyreğinde 2021’in aynı dönemine göre yüzde 7 artışla 160 milyar dolara ulaşmış. Türkiye’nin girişim ekosistemi ise yine aynı dönemde rekor yatırım almış. Yine raporda Türk startup ekosisteminin bu dönemde 1,3 milyar dolarlık yatırım hacmiyle gelmiş geçmiş en başarılı çeyreğini geçirdiği de belirtiliyor. Girişim ekosistemine ilişkin satın alımların işlem hacimleri de dahil edildiğinde toplam hacim 2022 yılının ilk çeyreğinde 1,4 milyar dolar seviyesine çıkmış.
StartupCentrum’un yayınladığı bir başka rapor da geleceğe dair öngörülerde bulunuyor. 2021 yılında toplam 1,56 milyar dolar yatırım alan Türk girişimleri, 2022’nin ilk aylarındaki işlemlerle neredeyse geçen yılın toplamına ulaşmış durumda. Yılın ilk üç ayında 61 yatırım yapılırken; girişim başına düşen yatırım miktarı 25,5 milyon dolar olmuş. Raporda İstanbul’un Türkiye girişimcilik ekosistemindeki önemi de görülüyor. 2022’nin ilk 3 ayında 5 şehirde yatırım yapılmış, ancak girişimlerin yüzde 82’sinin merkezi İstanbul. Yatırım miktarına bakıldığında ise 1,28 milyar doların neredeyse tamamı İstanbul’daki girişimlere yapılmış.
2022’nin ilk çeyreğinde dikkat çeken bir diğer konu ise yabancı yatırımcılar. Buna göre, 231 yatırımcıdan 36’sı yabancı yatırımcılardan oluşuyor. Geçtiğimiz yıl oldukça yoğun ilgi gösteren yatırımcılar bu sene de yatırım yapacak Türk startup’ların arayışında.
Özetini paylaştığım bu raporlar, Türkiye’de girişim ekosisteminin hızla geliştiğini, yerli ve yabancı çok sayıda yatırımcının radarında olduğumuzu gösteriyor. Bence gidecek daha çok yolumuz var.
Son olarak Youthall Blog takipçilerine kariyer planlama, girişimcilik ve iş dünyası hakkında tavsiyeleriniz nelerdir?
Başarılı girişimlerin arkasında emek, çalışma, bilgi ve mücadele var. Ne kadar iyi bir fikriniz olursa olsun çalışmadan, planlama yapmadan kısaca yoğun emek harcamadan başarılı olmak mümkün değil. Bu şartlar, yeni bir şirket kuran yeni nesil girişimciler için de geçerli, aile şirketlerini yöneten yeni kuşaklar için de…
FinTech’leri var olan geleneksel şirketlerden ayıran en büyük özelliği, yeni dönemin kodlarına göre hareket etmeleri ve bunu da içselleştirmiş bir biçimde hayata geçirmeleri. Temeline insan, teknoloji ve hızı koyan FinTech’ler; dikey hiyerarşiden uzakta ekip çalışmasına yatkın, müşterisinin ihtiyaçlarını hızla okuyabilen hatta müşteriden bile önce okuyan ve ona uygun çözümler geliştiren yapılar. FinTech liderleri de alışageldiğimiz profillerin dışında bir yapıya sahip. Amaçları organizasyonu, sistemi korumak değil; herkesle empati kurarak en doğru projeyi en doğru ve hızlı biçimde hayata geçirip müşterisine sunmak.
Kısaca yeni dönemin kodlarını iyi okursanız başarı kendiliğinden gelir. Herkes birbirine benzemek, aynı şekilde davranıp benzer kalıplarla hareket etmek zorunda değil; ancak temel noktaları iyi kavrayıp o temelin üzerine bir bina inşa edilmesi gerekiyor, işte esas maharet de o binayı inşa ederken ortaya çıkıyor.
Koray Bahar’a bu samimi ve faydalı yanıtları için çok teşekkür ediyoruz. Humanspire for Startups ile yeni bir röportajda buluşmak dileğiyle, Youthall‘u takipte kalın!