Humanspire For Startups #11 Duckt Co-Founder Evren Yazıcı

Startup dünyasına adım atmak isteyenleri heyecanlandıracak yeni bir yazı ile karşınızdayız. Humanspire for Startups’ın yeni röportajında Duckt kurucu ortağı Evren Yazıcı’ya merak ettiklerinizi sorduk ve ilham verici cevaplar aldık.

Evren Yazıcı’nın kariyer yolcuğuna ve Duckt’ın girişimcilik hikayesine yer verdiğimiz bu röportaj için keyifli okumalar dileriz!

Bize biraz kendinizden ve eğitim hayatınızdan bahsedebilir misiniz? 

Merhaba, klasik bir başlangıç olarak ben Evren Yazıcı. Şu an bir mikromobilite araç üreticisi olan silikon vadisi firması ACTON’un ortaklarından birisi ve Tasarım Direktörü olarak hayatıma devam ediyorum. Keyifli okumalar dilerim. 

Kendimi bildim bileli elimde bir kalem ile sürekli olarak hayallerimdeki imgeleri kağıda döküyorum. Bu yeteneğimin yönlendirilmesi ile ilkokul yıllarımda Bilim ve Sanat Akademisi sınavını başarıyla geçerek kabul edildiğim eğitim süresince güzel sanatların farklı alanlarında işler ortaya çıkardım ve birçok sergide yer aldım. Türkiye’nin Güzel Sanatlar alanındaki en ünlü lisesi olan Zeki Müren Güzel Sanatlar Lisesi’nin Resim bölümünü ve en ünlü üniversitesi olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümünü dönemin en yüksek ortalaması ile tamamladım. Üniversite eğitimi serüvenim sırasında kendime bir hedef belirledim; bu okuldan mezun olurken yan yana bir sırada olduğumuzu varsayalım ve birisinin parmakla birini göstermesi gerekiyor. Bu kişinin benim için sorması gereken soru şu idi: Hanginiz Evren Yazıcı? Bu hedefin ana fikri ise “Nasıl farklılık yaratabilirim?” idi. Bu hedefimi o zaman başarıyla tamamladığımı düşünüyorum. Okul hayatıma sığdırabildiğim yaklaşık 10 kadar yarışmadan farklı derecelerde ödüller ile ayrıldım.

Eğitim hayatım sırasında büyük bir azimle yarattığım iş tecrübesi ve olanakları sayesinde mezuniyetimden önce profesyonel hayata adımımı attım. Hatta rol model olarak aldığım Ahu Büyükkuşoğlu Serter bu konu hakkında benim için şu şekilde bahseder: “Kendisini bana zorla işe aldırttı!” Çünkü kaç defa kendisine bunu sorduğumu ve peşinden ne kadar koştuğumu ben de tam olarak hatırlamıyorum. Şimdiler de ise “İyi ki!” diyor tabii. Birçok tasarımcının hayali olan tasarım dünyasının Oscar’ı olarak gösterilen “Reddot Design Award”ı 2021 yılında kazanarak ödüller koleksiyonuma ekledim. Aynı yıl içerisinde Reddot jürisi tarafından sadece 50 kişinin seçildiği “Global Genç Yetenekli Tasarımcılar”dan birisi olarak gösterildim. Birçok uluslararası platformda A’ Design Award, Google for Startup, Microsoft, LG Nova, Tech Crunch, Fast Company gibi çeşitli mecralarda yer aldım. 

İlerleyen yıllar içerisinde Endüstriyel Tasarım, Tasarım Odaklı Düşünme, Kullanıcı Merkezli Düşünme, Tasarım Yönetimi, Ürün Yönetimi, Fikir Yönetimi, Girişimcilik, Liderlik, Sıfırdan Üretime gibi çeşitli alanlarda yetkinlik kazandım ve kazanmaya devam ediyorum.


Girişiminiz hakkında bilgi verir misiniz? Ne tip ürün/hizmetler sunuyorsunuz, ne tip bir ihtiyacı karşılıyorsunuz?

Son yıllarda hızla gelişen ve herkesin çok yeni tanıdığı bir sektörde faaliyet gösteriyoruz: Mikromobilite. Daha çok son kilometrede ulaşım olanağı olarak hayatımıza entegre olan elektrikli hafif araçlar olarak tanımlayabiliriz. Hızla gelişen ve büyüyen bir sektör olsa da beraberinde gelişmesi gereken bileşenler bu gelişim hızına yetişemiyor. Her ulaşım çeşidinin bir altyapıya sahip olduğu konusunda hemfikiriz, aynı şekilde pandemi ile birlikte ulaşım şeklimize çeşitlilik katan mikromobilitenin de uzun yılları kapsayarak hizmet verebilecek bir altyapı sistemine ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. Bu noktada DUCKT™ en kısa özetiyle paylaşımlı elektrikli bisikletler ve scooterlar için park, kilitleme ve şarj noktası sağlayan bir altyapı sistemi sağlıyor. 

Son zamanlarda daha da artan “paylaşımlı araç kirliliği”nin önüne geçebilmek adına yerel yönetimlerin regülasyonlara entegre etmesi için çabaladığımız bu altyapı sistemi ile birçok paydaşın çeşitli problemlerinin önüne geçmeyi hedefliyoruz. Şu an büyük bir oranda batarya değişimi ile yönetilen operasyonlar ağırlıklı olarak fosil yakıtlı araçlar ile yapılıyor. Yeşil enerjiyi bu derece savunurken arka planda bu şekilde bir operasyon yürütmenin ne kadar doğru olduğu yorumunu sizlere bırakıyorum. Bu altyapı sistemi ile operatörlerin operasyon ihtiyaçlarını minimize etmeyi ve daha çevreci hale getirmeyi sağlıyoruz. 

İlk günden itibaren hedeflediğimiz ve sadık kaldığımız “3” önemli konu var: Birincisi, bir standart yaratmamız gerekiyor; tıpkı USB gibi! Global olarak patentli bir teknoloji geliştirerek, global üreticilerin büyük çoğunluğu ile bu teknoloji entegrasyonu tamamlamak. İlk hedefi 1 yıl kadar kısa sayılabilecek bir sürede tamamladık. İkincisi, kullanımı herkes için en kolay hale getirebilmek! Geliştirdiğimiz teknoloji ve tasarımla sistemimize park edilen aracı tanımlayarak kilitleyip şarj edebiliyoruz. Üçüncüsü ise yeni bir iş modeli yaratmak! Şehirler için IaaS (Infrastructure as a Service – Hizmet Olarak Altyapı) modelini geliştirdik. Bu bağlamda şehirlerin altyapısını şehirler için inşa ederek operatörlerden son kullanıcıya kadar varabilecek bir gelir modeli yaratmayı hedefledik. 2019 başlarında Çağrı Selçuklu ve Gökşen Atalay ile birlikte fikir olarak ortaya çıkan ve ilk tohum yatırımını alarak 2020 yılı Nisan ayı içerisinde de resmi olarak şirketleşen DUCKT™, 2022 Nisan ayına geldiğimizde ise bir mikromobilite araç üreticisi olan silikon vadisi firması ACTON ile birleşti. En temel amacımız bu birleşme ile birlikte şehirlere uçtan uca bir entegre ve anahtar teslim bir çözüm sunabilmeyi hedefliyoruz.


Kendi işinizi yapmak istediğinize ne zaman ve nasıl karar verdiniz? Bu girişim henüz plan aşamasındayken sizi heyecanlandıran yönleri nelerdi?

Aslında kendi girişimimi kurmam gerektiğini yaklaşık 8 yıl kadar önce fark ettim. Henüz eğitim hayatımın başları sayılabilecek sırada ilk profesyonel iş tecrübemi bir girişimci profilinin yanında yaşadım. Yaklaşık 2 ay süren bu staj içerisinde bu girişimci profilini yakından izleme, kendisi ile birebir çalışabilme ve tecrübelerini deneyimleme şansını yakaladım. Kendisini bir rol model olarak alarak; karşılaştığı durumlar karşısındaki aldığı aksiyonları, insan ilişkilerinde kullandığı kelimeleri, yaptığı işe karşı olan yaklaşım perspektifi gibi birçok konu hakkında yakın gözlemde bulunup kendi adıma yorumlar çıkartarak kendimi bu yönde geliştirdim. Açıkçası bu noktayı benim için hayatımın mihenk taşlarından bir tanesi olarak belirtebilirim, ancak kendi girişiminizi kurmak demek tek başına olmak zorunda olduğunuz anlamına gelmemeli. Bir girişim mutlaka farklı düşüncelere ve uzmanlıklara sahip insanların bir araya gelmesi ile ortaya çıkmalı, bu şekilde bahsi geçen girişim hayatına daha emin adımlarla ilerleyebiliyor. 

Hiçbir yolculuk birinci günde tam anlamı ile tanımlı bir şekilde başlamıyor. Heyecan verici olan asıl şey, yolculuğun kendisi. DUCKT™, Fark Labs’ın içerisinden doğan bir girişim. Bu fikrin doğduğu günlerde DUCKT™, sektördeki gelişmeleri yakından izleyen ve bu gelişmelerden heyecanlanan bir çok insanın bir arada olduğu paylaşımcı heyecanlı bir ortamda yer aldı. Aslında yolculuğun en başında bir şarj istasyonu kurmak hedefimiz değildi. Asıl hedefimiz daha geniş perspektiften baktığımızda mikromobilite dünyasının acı noktalarını belirleyerek ihtiyaca yönelik bir ürün geliştirmek oldu. Şimdi ise daha büyük bir pastanın parçası olarak mikromobilite dünyasını şekillendirmeye devam ediyoruz. Kişisel olarak beni heyecanlandıran asıl kısım ise hayatımda rol model olarak aldığım Gökşen Atalay ve Çağrı Selçuklu ile bir girişim yaratma fırsatıydı!


Nasıl bir sermayeyle yola çıktınız? Finansal açıdan sizi ilk destekleyenler kimlerdi? Girişiminizi büyütme sürecinde nasıl ilerlediniz? 

Başlangıç olarak elimizde fikrimiz dışında herhangi bir enstrümanımız olmadı. Kurumsal bir firmanın farklı departmanlarında aktif olarak çalışan bireylerdik. Farklı girişimlerin ve tecrübelerin yer aldığı Fark Labs gibi bir çatı altında fikrimizi nasıl bir girişime dönüştürebileceğimiz hakkında bilgi alabileceğimiz birçok kaynak sayesinde bir rota ve plan oluşturabildik. Yaklaşık 4-5 ay kadar süren fikrin belirli bir olgunluğa gelmesi sürecinin ardından Fark Labs’in kurucusu Ahu Büyükkuşoğlu Serter’e “Bir fikrimiz var!” diyerek sunumumuzu dinlemesi için kendisinden bir randevu aldık. Keyifli ve bir o kadar da heyecanlı geçen sunumumuz ardından bize inanarak ilk desteğimizi Ahu Hanım’dan aldık. İlk gelen destekle vitesi büyüttük ve ürünümüzü geliştirmeye başladık.

2020 Nisan ayı itibariyle şirketimizi resmi olarak kurduk. Ardından yapılan birçok yatırımcı görüşmesinden sonra ilk tohum yatırımımızı bir Avrupa Birliği fonu olan InnoEnergy’den sağlarken bir çok küçük melek yatırımcıyı da girişimimize yatırım yapmaya ikna ettik. 2020 Aralık ayına geldiğimizde ise ilk üretim tesimimizi kurarken ekibimiz 5 kişiden oluşuyordu. 2021 yılı içerisinde pandemi şartlarının en ağır olduğu dönemde hedeflediğimiz ürün satışının yaklaşık 4 katına ulaşarak ekibimizi 22 kişiye kadar büyüterek istihdam sağladık. Bu süre içerisinde global ölçekte ünlü bir çok yarışmada ve etkinliklerde ilk 10 sırada yer alarak dünyaya DUCKT™’ı tanıtmaya devam ettik. 2022 yılı Nisan ayına geldiğimizde ise bir araç üreticisi olan silikon vadisi firması “ACTON” ile M&A yaparak alanında büyüme potansiyeli çok büyük olan iki takımı birleştirdik. Bu şekilde mikromobilite dünyasının ihtiyaçlarını uçtan uca entegre bir sistem kurarak karşılamayı hedefliyoruz.


Çalışma hayatınızda benimsediğiniz ilkeler nelerdir? Size ilham olan isim veya isimler kimlerdir?

Çalışma hayatımda benimsediğim en temel ilkeyi kısa özetiyle şu şekilde anlatabilirim: Mümkün olan en mükemmele ulaşabilmek. Yaptığım işe yürekten inandığım sürece daima en yüksek arzu ve azim ile en mükemmelinini yapmaya çaba gösteriyorum. Bir işin ciddiye alınması ve ona göre davranılması benim için en önemli noktalardan bir tanesidir. Konu hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunuz bir noktada önemini yitiriyor, sahip olduğunuz arzu ve azim ile günün sonunda mümkün olan en iyisine ulaşabiliyorsunuz. İnsan olmanın en temel unsurlarından bir tanesidir; öğrenmek ve gelişmek. 

Mümkün olan en mükemmele ulaşabilmenin bir diğer unsuru ise “başlamak”. Mesele saatlerce oturup ilham gelmesini beklemekte değil, mesele kalkıp işe başlamakta. Sonra mükemmel bir şey oluyor veya olmuyor. Önemli olan mükemmel bir şeyi yaratma ihtimalini yaratmış olmak. 

Hayatımı şekillendiren ve ilham kaynağım olan 4 temel isim var. Aslında bu insanlar ardı ardına birbirine bağlanan bir zincir. Kronolojik sırada her biri kendisini bir sonrakine bağladı ve gelişerek ilerledi. Aslında network dediğimiz kavramı anlatan en güzel örneklerden bir tanesi haline geldi. 

Doç. Dr. Özge Akbulut, kendisi değerli bir akademisyen ve girişimci. Bugün burada olabilmemin kapısını aralayan isim. Bana inanarak kendi yatırımcısı ile tanıştırdığı ve destek olduğu için sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Birisine inanmanın ve o kişinin geleceği için bir etki bırakabilmenin ne kadar değerli olduğunu bana gösterdi. 

Ahu Büyükkuşoğlu Serter, çok erken bir dönemde vizyon kelimesinin ne demek olduğunu canlı olarak görmemi sağlayan melek yatırımcı. Bir yapının nasıl geliştirileceğini en güzel kendisinden öğrendim.  

Gökşen Atalay, her konuyu titizlikle ele alarak daima iyimser bakış açısıyla en iyi şekilde geliştiren ve inşa eden bir seri girişimci. İlk günden itibaren yanında bulunarak bir çok şeyi öğrenmemi sağlayan ve bakış açımı değiştiren bir profil.

Çağrı Selçuklu, multidisipliner bir tasarımcının nasıl olması gerektiğinin özeti. Benim gibi kökeni tasarım dünyasına dayansa da disiplin dışı birçok konu hakkında uzmanlaşması ve kendini geliştirmesi beni en çok etkileyen noktalardan birisiydi. 

Bu değerli insanlar hakkında yazacaklarım derya deniz. Kendilerine ne kadar teşekkür etsem az. Halen bu değerli insanlarla birlikte çalışabilmenin keyfini yaşıyorum ve her gün öğrenmeye devam ediyorum.


Yaptığınız işin Türkiye ve Dünya’daki pazar büyüklüğü ve gidişatını nasıl görüyorsunuz?

Mikromobilite, Türkiye için çok çok yeni bir kavram olsa da yaklaşık 2018 yılı ile dünyamıza giren hafif elektrikli araçların paylaşım dünyası ile birleşerek ulaşım şeklimizi değiştirmeye başlaması ve tahmin edilemez bir biçimde kelimenin tam anlamıyla “patlaması”yla yepyeni bir sektör ortaya çıktı. Her geçen gün fosil yakıtlı araçlar ile dünyamıza verdiğimiz zararın etkilerini şiddetle hissediyoruz. Şehirlerimizi yarından daha kısa bir süre içerisinde hızla yaklaşmakta olan elektrikli araçların dünyasına hazır hale getirmemiz gerektiği gerçeği kaçınılmaz. 2017-2021 verilerine göre mikromobilite sektörüne yaklaşık “14 Milyar$” yatırım yapıldığı belirtiliyor. Her ulaşım çeşidinin bir altyapıya ihtiyacı olduğunu savunarak yola çıktığımız bu serüvende oluşan bu büyük pazardan bir pay alma arzusu ve hedefi ile ilerliyoruz. 2030 yılına geldiğimizde ise yaklaşık “300 ile 500 Milyar$” arasında bir market büyüklüğüne ulaşarak hayatımıza “30 Milyon” yeni aracın katılacağı tahmin ediliyor. Şehirlerimizi ve regülasyonlarımızı inovasyonun hızına ayak uydurarak bu değişime hazırlamamız gerekiyor. Geriye şöyle bir soru sormak kalıyor; bu araçların park, güvenlik ve şarj ihtiyacını nasıl karşılayacağız? Cevabı artık siz de biliyorsunuz.


Son olarak Youthall Blog takipçilerine kariyer planlama, girişimcilik ve iş dünyası hakkında tavsiyeleriniz nelerdir?

Benim için çok basit bir reçetesi var. Merak ve hırstan beslenen bir azim. Bu dünyada yol alan kişiler; ayağa kalkıp harekete geçen, istedikleri koşulları arayan ve bulamadıklarında ise o koşulları yaratan insanlardır. Maalesef ki başarı bir eziyeti tercih etmenin sonucu olarak karşımıza çıkıyor.


Evren Yazıcı’ya bu samimi ve faydalı yanıtları için çok teşekkür ediyoruz. Humanspire for Startups ile yeni bir röportajda buluşmak dileğiyle, Youthall‘u takipte kalın!

Bir yanıt yazın