John Steinbeck’in en güzel romanlarından biri olan Gazap Üzümleri 1929 Büyük Buhranından sonra Amerikan toplumunun yaşadığı çalkantılı dönemi, ezilen bir aile olan Joad ailesinin Oklahoma kırsalından California’ya göçünü ele alır. Roman içerdiği konu bağlamında yazıldığı günden beri okuyan kişileri her anlamda etkiler ve kişilerin bulundukları bağlamı sorgulamasına yardımcı olur. Dönemin yarattığı kadın-erkek, patron-işçi, baba-aile, din-toplum gibi yapıların her birine Joad ailesinin yolculuğu boyunca bir göz atarız. Bir nesil sonra Jack Kerouac, Yolda adlı romanında aynı yollardan geçerken ABD toplumunun yaşadığı değişimi gözler önüne serer ve Gazap Üzümleri’ni okumuş okuyucu bu değişimi net bir şekilde görür. Bu yazımda Gazap Üzümleri romanındaki temalar üzerinden ülkemizde son zamanlarda gerçekleşen beyin göçü, göç furyası bağlamında ele alacağım.
Öncelikle yazıya başlamadan önce şunu belirtmem gerekir ki belirli amaçlar için bir kişinin başka bir ülkeye göç etmesi, orada eğitim alması, bir şeyler üretmesi bu yazının konusu dışındadır. Bu yazıda tabiri caizse ABD’de altına hücum olarak bilinen herkesin California dağlarında altın bulunduğunu sanıp o bölgeye hücum etmesi gibi ülkemizde de son zamanlarda bir göç dalgası, trendi oluştu. Bu trend nedeniyle insanlar onlara gösterilen içerikler nedeniyle Türkiye dışında kendilerine daha fazla avantaj yaratılacağını düşünüp aslı astarı araştırılmadan farklı ülkelere göç etmişlerdir. Daha önceki göçmen anlatılarında yer alan zorlu koşullar gibi bir hevesle giden insanları zorlu koşullar altında çalışma, adaptasyon süreci beklemiştir. Ortaya çıkan görüntüleri Gazap Üzümleri romanında sıkça görülen yüksek maaş vaadi, hayal edilen standartlar ve diğer olmak üzerinden inceleyeceğim.
Yüksek Maaş Vaadi
Joad ailesi yola çıkıp California’ya yaklaştıkça yola çıkmadan önce onlara sunulan şeylerin gerçek olmadığını fark etmeye başlarlar. Zaten evlerinden yurtlarından olmuş bu kişiler gerçek olan durumun daha farklı olduğunu idrak etmelerine rağmen bunu kabul etmek istemezler. Yolda ellerinde bir iş ilanı broşürü vardır, bu broşürde onlara sunulacak fırsatlar ve işler belirtilmiştir. Kazanacakları ücretleri hesaplayarak mutlu olurlar ve California stili beyaz bir evi alma hayali ile yolun onlara karşı çıkarttığı zorlukları aşmaya devam ederler. Sonunda California’da buldukları iş ile kazandıkları para onların o bölgede geçinmesine anca yetecektir.
Romanın bu bağlamı günümüzde X ülkesindeki ücretlerin, harcama giderlerinin , elde edilecek paraların bizlere sunulmasına paralellik gösteriyor. Bizler, bizlere sunulan yüksek fiyatlara karşı cazibe besleyebiliyoruz. Unutulmaması gereken önemli fikir ki bunu Joad ailesi de göz ardı etmişti. Gidilecek yer ile yaşanılan yer arasında farkların oluştuğudur. Bu durumda kazancın arttığı yerde harcamanın da artması birbirini takip eden şeylerdir. Bu konuda iyi araştırma yapmak, her ortamı kendi yapısına göre incelemek önemli bir yapı olarak karşımıza çıkar. Daha detaylı inceleme için bu siteye göz atmanız sizler için faydalı olabilir.
Hayal Edilen Standartlar
Joad ailesi yola çıkmadan önce her şeylerini kaybetmişlerdi. Aile yola çıkınca ilerleme temelli bir yaklaşım sergilediler. Bu onlara daha yüksek bir yaşam vaadi sunuyordu. Ellerinde var olan şeylerin artmasını bekliyorlardı çünkü onlara pazarlanan California yaşadıkları Oklahoma kırsalından daha yüksek standartlara sahip bir eyaletti. Verilere göre gittikleri yer yüksek standartlar sunan bir yerse onlar da bu tekliflerden yararlanacaklarını düşündüler. Sahip olacakları yeni bir hayat, yeni bir stilde beyaz ev, sonsuz büyüklükte üzüm tarlaları, meyvelerin bol olmasından kaynaklı meyvelerle duş almak gibi bir çok hayal onların itici güçleriydi. Sonucunda California’ya gelince en temel ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz bir durumdaydılar ve meyve tarlasında çalışmalarına rağmen meyveye erişimleri imkansıza yakındı. Bu tamamen hayal kırıklığı yaratmıştı.
Buna benzer durum gerçek hayatta da gerçekleşebilir. Paris sendromu, özellikle Japon turistlerin Paris’e gidince hayal ettikleri şeylerin gerçekten farklı olduğunu görünce yaşadıkları üzüntüyü ifade etmek için kullanılır. Bunu Joad ailesi en derinden hissetmişti ki gerçek hayatta göç eden kişiler de buna benzer durumlarla sıkça karşılaşır. Bunun nedeni insanın kendisini gelecekte olacak bir şeye karşı koşullanmasıdır. Bizler de yapmak istediğimiz, elde edeceğimiz şeyleri belirli yerlere ve koşullara karşı sabitleyebiliriz.
Diğeri Olmak
Joad ailesi California topraklarında “Okie” olarak adlandırılmıştır. Bunu onları yol kenarlarında kontrol eden polislerden karşılaştıkları insanlara kadar herkes yapmıştır. Bu durum kişinin kendi gibi davranmasını zorlaştırır. Kendi kültürünü korumak ile gidilen yere adapte olmak arasında bocalamasına sebep olur. Hem de uyum süreci boyunca kişiyi birçok anlamda yıpratır ve onun uyumunu zorlaştırır. Joad ailesi California’da sahip olacakları bütün şeylerden önce aşmaları gereken şeylerden biri de kişilerin onlara karşı bakışlarıdır.
Bu anlam günlük hayatımızda da göç eden kişilerde sıklıkla karşılaşılan durumlardan biridir. Göç eden kişi ve yerel halk için bu yeni durum yabancıdır. Bu nedenle iki taraf da farklı kültürleri anlamak ister. Bu anlama süreci her iki tarafı da yorabilir ve genellikle göç etmiş kişileri birçok anlamda zorlar.
Bu yazıda Gazap üzümleri romanında kullanılan temaları beyin göçü üzerinden inceledim. Şunu unutmamak gerekir ki herkesin deneyimi kişiseldir ve birinin yaşadığı olgu sizin de yaşayacağınız anlamını taşımaz ama bazı duygular ve imgeler evrenseldir, bu dünyanın her tarafındaki insanlarda gözlemlenebilir. Gazap Üzümleri bu yüzden hala okunur. Hepimizin yaşaması muhtemel şeyler gözlemlenir. Bu göç furyasına karşı yaşayacaklarımıza hazır olmak için ya da karar vermek için okunmalı ve yorumlanmalıdır.