Alışverişlerinizi yaparken bilindik markaların ürünlerini satın almaya ne kadar özen gösteriyorsunuz? İçerikleri aynı olan iki farklı şampuandan daha çok reklamı yapılan ve fiyatı 3 kat daha fazla olana yöneliyorsanız, biyoiktidar üzerine düşünmenizde fayda var çünkü aslında bu pazarlama stratejilerinin büyük çoğunluğu alıcıların beyninde yer edinmek ve hayatları üzerinde tahakküm kurmak için tasarlanıyor!
Biyoiktidar kavramı ilk kez Michel Foucault tarafından ortaya atılıyor. Bu kavram aslında bedenlerimiz üzerinde bir iktidar kurulmasını ve kalabalıkların bu şekilde kontrol edilmesi anlamına geliyor. Ancak zaman geçtikçe Michel Foucault’nun bu açıklamasını günümüz düşünürleri değiştiriyor. Biyoiktidar artık kalabalıklar ve bedenler üzerinde kurulan tahakküm olmaktan çıkıyor ve günümüz insanının üzerinde kurulması için yalvardığı tahakküm haline geliyor!
Kulağa garip geliyor değil mi? Ancak bu kavram gerçekten de hayatımıza Instagram filtreleriyle, canlı yayınlarla, paylaşımlarla, reklamlarla günümüz düşünürlerinin açıkladığından daha fazla etki ediyor. Aslında biyoiktidarda temel amaç sürekli gözlenebilen, karşısına ne sunulursa sunulsun tüketmek için can atan bireyler üretmek… Günümüzde de bu amaca her geçen gün daha da yaklaştığını göz ardı edemiyoruz.
Panoptikon kavramını daha önce duymuş muydunuz? Panoptikonda daire şeklindeki hücreler ortasında bir kule yer alır ve bu kule aracılığı ile hücrelerin içindeki her şey ve herkes gözetlenir. Günümüzde de panoptikonun artık sinoptikona döndüğü söyleniyor; yani insanlar kendilerinin gözetlenmesini istiyorlar ve dış dünya bunun için çoktan hazır bile.
Güzellik endüstrisi ile biyoiktidar kavramı arasında da büyük bir ilişki mevcut. Güzellik herkeste ve her yerde bulunabilecek bir olguyken farklı tüketim ürünlerinin satılmasını kolaylaştırmak amacıyla bu ürünlere uygun yeni trendler oluşturuluyor. Modanın rüzgarına kapılan ve vücudunu beğenilere göre düzenleyen insanların ise önlerine beden dismorfisi gibi engeller çıkıyor. Yine de ne yazık ki burada kaybeden hiçbir zaman üreten taraftakiler olmuyor. Biyoiktidar, güzellik endüstrisi ile kendini gösterdiğinde bireylerin bedenleri ve zihinlerinde görünmez yaralar açtığı gibi, şirketlerin servetlerinde de gözle görülür şiddette büyümenin en büyük yardımcısı oluyor.
Tüm bunların sonucunda da aslında ‘’İktidar her yerdedir.’’ sözünün doğruluğunu kanıtlamış oluyoruz. İktidar vücutlarımıza gösterdiğimiz özende, kendimizi nasıl hissettiğimizde, paylaşımlarımızda, tüketim alışkanlıklarımızda, hangi reklamın nerede karşımıza çıkacağında ve hayatın daha birçok alanında yer alıyor. Sorgusuz bir şekilde normlara uyan, maymun iştahlılığı ile önüne sunulan tüm tüketim araçlarını hevesle tüketen ve öngörülebilir insan tiplemeleri yaratıyor olmak, geleceğin en büyük hedeflerinden biri haline geliyor.
İlgini Çekebilir: Aynı Coğrafyanın Çocuklarıyız: Kültürel Kimlik Nedir?