1997 ile 2010 yılları arasında doğanları kapsayan Z kuşağı, pandemi döneminin en yoğun zamanlarında iş hayatına ilk adımlarını attı. Gelgelelim, hem değişen dünya düzeni hem de pandeminin iş dünyasında neden olduğu değişiklikler, bu grubun profesyonel hayata adapte olma sürecini bir hayli zorlaştırdı.
Z kuşağının iş sahnesine dahil olmaya başlamasından bu yana yöneticiler, bu kuşağın üyeleri ile çalışmanın oldukça zorlayıcı olduğundan şikayet ediyordu ancak bu şikayetler artık sözde kalmıyor gibi gözüküyor. Kariyer dünyasında genç profesyonellere rehberlik sunan Intelligent.com’un yeni anketi, işverenlerin büyük bir kısmının işe aldıkları Z kuşağı çalışanlarını yalnızca birkaç ay sonra işten çıkardığını gösteriyor.
ABD’li yaklaşık 1.000 işverenin katılımıyla gerçekleştirilen anket, her 6 işverenden birinin yakın zamanda işe aldığı Z kuşağı çalışanları işten çıkardığını gösteriyor. Bununla birlikte, anket, her 6 işverenden birinin yaşadıkları sorunlar nedeniyle yeni mezunları işe almaktan çekindiğini; her 7 işverenden birinin ise önümüzdeki yıl bu adaylardan gelen başvuruları değerlendirmeyi düşünmediğini gösteriyor.
Öte yandan, ankete katılan şirketlerin dörtte üçü, işe aldıkları yeni mezunların bir kısmının veya tamamının beklentileri karşılamadığını ifade ediyor.
Peki, Z Kuşağı Nerede Hata Yapıyor?
Intelligent.com’un anketine katılanların yanıtlarına bakacak olursak işverenlerin Z kuşağına mensup çalışanlarla alakalı en büyük şikayeti, motivasyon ve inisiyatif eksikliği olarak öne çıkıyor. Buna göre, katılımcıların %50’si, yeni işe alınan çalışanlarla işlerin yolunda gitmemesi ve sorun yaşanmasının nedeni olarak bu durumu işaret ediyor.
Öte yandan, yöneticiler zayıf iletişim becerilerine sahip olmakla eleştirdikleri Z kuşağının ayrıca profesyonellikten uzak ve düzensiz olduğunu düşünüyor. Buna göre, yöneticilerden Z kuşağına yönelik gelen şikayetler arasında işe ve toplantılara sık sık geç kalmak, ofise uygun kıyafetler giymek ve iş ortamına uygun olmayan bir dil kullanmak yer alıyor.
- Rapor, yöneticilerin %39’unun Z kuşağının iletişim becerilerini yetersiz bulduğunu, yaklaşık %46’sının ise Z kuşağı çalışanlarının işte profesyonellikten uzak davrandıklarını düşündüğünü gözler önüne seriyor.
Tüm bunlar, işverenlerde Z kuşağının iş dünyasına henüz uygun olmadığı izlenimine yol açıyor. Ankete göre, işe alım yöneticilerinin yarısından fazlası, üniversite mezunlarının iş dünyasına atılmaya hazır olmadığını düşünürken %20’den fazlası de genç çalışanların iş yükünü kaldıramadığını ifade ediyor.
Intelligent‘ın baş eğitim ve kariyer gelişim danışmanı Huy Nguyen ise konuya ilişkin “Birçok yeni mezun, iş hayatına ilk kez adım attıklarında, eğitim süreçlerinde alıştıkları düzenle iş ortamı arasında büyük bir fark olduğu için zorlanabilir,” ifadelerini kullanıyor. Genç çalışanların daha az yapılandırılmış bir ortam, işyeri kültürel dinamikleri ve bağımsız çalışma beklentileri konusunda hazırlıksız olduğunu belirten Nguyen, “Üniversiteden bazı teorik bilgilere sahip olabilirler, ancak genellikle iş ortamında başarılı olmak için gereken pratik deneyim ve iletişim becerilerinden yoksunlar,” diye de sözlerine ekliyor.
Bununla birlikte, Z kuşağı, dijital dünyada büyümenin bir yan ürünü olarak kendilerinden önceki nesillerin aksine daha kısa dikkat süresi, tembellik ve güçlü bir iş-yaşam dengesi talebi ile birlikte geliyor. Ayrıca, bu kuşak, sosyal medya ile olan ilişkileri nedeniyle siyasi ve toplumsal kampanyalardan kolayca etkilenerek iş akışını bozabilecek kişiler olarak görülüyor.
Z Kuşağı En Çok Bunlarla Eleştiriliyor
Bu anketin dışına çıkacak olursak, Z kuşağının bu davranışlarını tembellik, yetersizlik ve olgunlaşmamışlık gibi jenerasyonel kalıplara bağlamak kolay olabilir ancak sorunun özünde bundan çok daha karmaşık olduğunu da anlamak gerekiyor. Öte yandan, yöneticilerin Z kuşağına karşı en sık yönelttiği şikayetlerde ilk üçü; motivasyon, farklı iletişim tarzı ve iş-yaşam dengesine olan bağlılık oluşturuyor.
Motivasyon Eksikliği
Z kuşağının geleneksel iş yerleriyle olan ilişkisine bakacak olduğumuzda, bu yaş grubunun üyeleri yönelik en sık dile getirilen şikayetlerden biri olan motivasyon eksikliğinin arkasında 2008’deki finansal kriz ve COVID-19 pandemisi gibi olaylar olduğunu görüyoruz. Bu süreçte ailelerinden ve yakın çevrelerinden pek çok kişinin işten çıkarıldığına, maaş kesintisi yaşadığına ve işlerine olan güveni kaybettiğine şahit olan Z kuşağında pek tabii geleneksel kariyer yollarına karşı şüpheci bir tavır oluşmuş olabilir.
- Bunu destekler bir şekilde, Deloitte’nin bir raporu da Z kuşağının çalışanlarına ve çevreye önem veren şirketleri tercih ettiğini gösteriyor.
Z Kuşağı Farklı Dilde Konuşuyor
Z kuşağının iş yerinde karşılaştığı bir diğer zorluk ise iletişim becerileri olarak öne çıkıyor. Bir önceki nesle, yani Y kuşağına kıyasla daha dijital bir dünyada büyüyen Z kuşağı, sosyal medya ve yazılı mesajlaşmanın varsayılan olduğu bir gerçeklikte sosyal yeteneklerini edindi. Doğal olarak bu durum da Z jenerasyonunun yüz yüze iletişim becerilerinin biraz zayıf kalmasına neden olmuş olabilir.
Dahası, iş hayatına pandemi sırasında, yani uzaktan çalışmanın ve online gerçekleştirilen toplantıların geçerli olduğu bir zamanda adım atan Z kuşağının yüz yüze toplantılar ve iş birliği konusunda eksik kalması ve bunun da kariyer gelişimlerinde büyük bir boşluğa yol açması oldukça normal.
Bu iletişim eksikliği işyerinde yanlış anlaşılmalara ve hatalara neden olabilir. Öte yandan, tüm bunları göz önünde bulundurarak genç çalışanların ilgisiz görünseler de aslında sadece farklı iletişim yöntemleri kullanıyor olabileceklerinin de bilincinde olmak gerekir.
Z Kuşağı, “Sadece İş” Mentalitesini Reddediyor
Z kuşağının iş hayatında zorlanmasının en belirgin nedenlerinden biri ise geleneksel iş kültürlerini reddetmeleri olarak öne çıkıyor. Buna göre, bu nesil, uzun saatler çalışma, sürekli ulaşılabilir olma ve kendilerini tamamen işe adama gibi fikirlere pek sıcak bakmıyor.
Önceki nesillerde kariyer başarısı, fedakarlık ve yoğun çalışma saatleri ile ilişkilendirilmiş, Y kuşağının “hustle culture” (koşuşturma kültürü) anlayışı, hafta sonları ve tatillerde dahi çalışmayı romantikleştirmişti. Gelgelelim, Z kuşağının ciddi bir kısmı önceliğini iş ve özel yaşam dengesi olarak konumlandırıyor. Buna göre, Deloitte’in 2023 tarihli raporu, Z kuşağının %50’sinin iş arayışında bu dengeyi önceliklendirdiğini gösteriyor.
Bununla birlikte, Z kuşağı, toksik iş ortamlarına daha az tolerans gösteriyor ve beklentileri karşılamayan pozisyonlardan kolaylıkla ayrılabiliyor. Bazıları tarafından “tembellik” olarak görülen bu durum, bazıları tarafından da Z kuşağının kariyerlerindense kişisel sağlık ve refahı ön planda tutması olarak değerlendiriliyor.
Suçlu Kim?
Bazı uzmanlar, öğrencilik döneminde kişileri yetişkinliğe hazırlamadığı için eğitim sistemini suçluyor. Newsweek’e konuşan İK danışmanı Bryan Driscoll, konuya ilişkin “Günümüz eğitimi, teoriye pratiğe kıyasla daha fazla önem veriyor. Elbette Yunan mitolojisini öğrenmek büyüleyici olabilir, ancak bunu öğretmiyorsanız, bu bilgi sizi bir kurumsal toplantıda etkili iletişim kurmaya ya da profesyonellik göstermeye nasıl hazırlar? Hazırlamaz,” ifadelerini kullanıyor.
Z kuşağı ve sonrasında gelen jenerasyonların iş dünyasına yeterince hazırlık olmadığı fikrini destekliyor olacaklar ki pek çok üniversite ve lisede bu eksikliği gidermek adına adımlar atılıyor. Örneğin, Michigan Eyalet Üniversitesi, öğrencilerine ağ kurma (networking) diyaloglarını yönetmeleri için eğitim veriyor. Bu eğitimde karşı tarafın sıkıldığını gösteren işaretlerin nasıl fark edilebileceği ve doğru zamanda sohbetlin nasıl sonlandırılacağı gibi beceriler öğretiliyor.
- Londra’da bir lisede ise öğrencileri yetişkinliğe hazırlamak amacıyla 12 saatlik bir okul günü uygulaması test ediliyor.
Bazı uzmanlar ise bu genellemelerin yersiz olduğunu düşünüyor. Culture Partners’ın iş gücü ve çalışma stratejileri sorumlusu Jessica Kriegel, The Post’a verdiği demeçte “Bu tür klişeler, her nesil hakkında kültürel olarak kökleşmiştir ve her 20 yılda bir yeni nesle devredilir,” ifadelerini kullanıyor.
1980’lerin başında doğan ve akıllı telefonların yaygınlaşmasından hemen önce yetişkinliğe adım atan Y kuşağının da kısa bir süre önce ‘sorunlu nesil’ olarak görüldüğünü hatırlatan Kriegel, şimdi aynı şeyin Z kuşağı için geçerli olduğunu aktarıyor. İşverenlerin çalışanlarının doğum tarihlerine odaklanmaktansa daha derine inmesi gerektiğini düşünen Kriegel, “Gerçekte iyi bir çalışanı tanımlayan şey, onun hangi nesilden geldiği değil, yaşam boyunca edindiği değerler ve inançlardır,” diye de sözlerine ekliyor.
Dallas merkezli B2B dijital pazarlama şirketi Idea Grove’un CEO’su Scott Baradell ise konuya ilişkin The Post’a yaptığı açıklamada birçok Z kuşağı çalışanı işe aldığını ve bu nesle yönelik tereddütleri anlamadığını kaydediyor.
- Z kuşağının talepkâr olduğu algısından rahatsız olmadığını ve bu yaş grubundan kaçınan şirketlerin yeni nesil yetenekleri kaçırdığını belirten Baradell, “Tam tersine, onların esneklik ve amaç arayışı, daha ilgili ve motive olmalarını sağlıyor. Sadece bir iş istemiyorlar; bir fark yaratmak istiyorlar ve bu, herhangi bir işletme için büyük bir avantaj.” şeklinde kaydediyor.
Tavır, Her Şeyden Önce Geliyor
Peki, bir kişinin işe alınmasındaki en büyük etken ne olarak öne çıkıyor? Intelligent’ın anketine göre işverenler, adaylarda en çok tutum ve girişkenliğe dikkat ediyor.
Doğru bir şekilde iletişim kurmayı öğrenmeleri için yeni mezunlara yeni bir şirkete katıldıklarında diğer çalışanların nasıl iletişim kurduğunu gözlemleyerek şirket kültürünü anlamalarını tavsiye eden Nguyen, şu şekilde ekliyor:
“Kapsamlı sorular sormak, geri bildirim talep etmek ve bunu uygulayarak kişisel gelişim için motivasyonunuzu göstermek için inisiyatif alın. Pozitif bir tutum sergileyerek, son teslim tarihlerine uyarak ve bazen kendi sorumluluklarınızın dışındaki projelere gönüllü olarak güvenilirlik konusunda bir itibar inşa edin,”
Amazon CEO’su Andy Jassy yakın zamanda yirmili yaşlardaki başarınızın büyük ölçüde tutumunuza bağlı olduğunu belirtmiş; Meta CEO’su Mark Zuckerberg de doğal yetecek ve kişiliğin resmi belgelerden daha önemli olduğunu söylemişti.
İlginizi çekebilir: Beta Kuşağı, İş Hayatını Nasıl Değiştirecek?