Profesyonel iş hayatına adım attığım ilk aylarda, içinde bulunduğum kariyer durumumu tarafsız biriyle enine boyuna konuşmayı çok istediğim bir dönemim olmuştu. Halihazırda uluslararası ve lider bir denetleme firmasında çalışmaya başlamışken, yine uluslararası ve lider bir fmcg (hızlı tüketim) firmasından iş teklifi almıştım. Kafam karmakarışık olmuştu! Yukarı tükürsem bıyıktı sanki, aşağı tükürsem sakal! Bundan yirmi bir yıl öncesinden bahsediyorum; o günlerde ihtiyacımın koçluk olduğunu bugün biliyorum. Diğer taraftan o yıllarda koçluğun sevgili ülkemde adı pek geçmiyordu.
Gözüme kestirdiğim birkaç büyüğümle konuştum, fikirlerini aldım. Biz X kuşağını bilirsiniz: karşımızdakinin neye ihtiyacı olduğunu anlamaktan çok, kendi söylemek istediklerimize odaklanırız. O günlerde de olan buydu. Konuştuğum insanlardan duyduklarımın çoğu koçluk olmadığı gibi, mentorluk da değildi! “Bence sen ne yap, biliyor musun?” tadında söylemlerdi (İyi niyetle dile getirilmişlerdi, bugün de çok teşekkür ediyorum.).
Daha sonraki yıllarda da özellikle önemli karar aşamalarında koçluk deneyimine ihtiyaç duyduğum oldu, yine adının koçluk olduğunu tam bilemeyerek… Bu tecrübelerimin de etkisini dikkate alarak ama daha çok kendi yolumda yürümeme hizmet ettiği için, bugün koçluğu bir meslek olarak sürdürüyorum.
On beş yıla yakın bir zamandır ülkemizde koçluk kavramı köklendi, güçlendi. Yerini sağlamlaştırmaya da devam ediyor. Tanım olarak, bulunduğun ve kendini tanımladığın yerden, olmak istediğin, hedeflediğin yere geçiş sürecinin kolaylaştırıcısıdır koçluk. Temel amaç farkındalığı artırmaktır. Kendini derin tanıma, güçlü yönlerini ve değerlerini tanımlama, bariyerlerini ve sınırlarını anlama, seçeneklerini görme, yönünü tayin etme ve emin adımlarla ilerleme aşamalarında kişiyi kışkırtan bir yolculuktur. Koçluk alan kişinin, profesyonel bir koçla yürüdüğü, kendine özgü bir yolculuk…
Y Kuşağı’nın dünyada ‘hakim nesil’ haline geldiği yılları yaşıyoruz (Küçük bir hatırlatma: 1981 ile 1999 yılları arasında doğanların oluşturduğu jenerasyona Y Kuşağı diyoruz. ). İlerleyen yıllarda bu durumun etkilerini daha çok göreceğiz. Gerek iş dünyasında gerekse iş dışındaki yaşamda bu hakimiyeti dengelemek ve sağlamlaştırmak için Y Kuşağı’nın koçluk almasını önemli buluyor ve bu süreci teşvik etmek istiyorum.
Ve işte geçerli ve sahici nedenlerim:
- Koçluk yoluyla farkındalık elde etmek hayatımıza fayda olarak geri döner. Kuşak ve yaş konusundan bağımsız olarak, koçluk süreci her yaşta insanın potansiyelini ortaya koymasına ve kendine ait yolunda yürümesine hizmet eder. Dolayısıyla koçluk almak kendimize yapacağımız çok temel ve anlamlı bir yatırımdır.
- Y Kuşağı, doğal açıklıkları ve alıcılıkları sayesinde koçluğun sunduğu farkındalıktan daha erken yararlanmaya başlar. Kendisinden önceki kuşaklara göre çok daha esnek, açık fikirli, meraklı, yenilikleri etkin takip eden ve uygulayan bir nesil olan Y Kuşağı ile koçluk çalışmaları bu açıklık sayesinde oldukça verimli geçer. Sorgulama, araştırma ve keşif aşamaları hem besleyici hem de keyifli olur. Koçluk alan Y Kuşağı genci, süreçten daha erken fayda görmeye başlar.
- Dünyanın her anlamda daha iyi bir yer olmaya ve farkındalığı yüksek bireylere ihtiyacı var. İklim değişikliği, çevresel sorunlar, mülteci konusu ve problemleri, sağlıksız gıda kaynakları, sürdürülebilirlik, barışçıl toplumlar yaratmak gibi hem global hem lokal meseleleri samimiyetle ele almak için farkındalığı yüksek bireylere ihtiyaç duyuyoruz. Ve bu bireylerin çoğunluğunun, dünya genelinde giderek daha hakim jenerasyon haline gelen Y’lerden olmasını bekliyoruz. Kendini tanıyan, değerlerini derinden bilen ve yaşayan, kendi yolunda yürüyen kişilerin sayısı arttıkça dünyanın daha iyi bir yer olmasına da daha çok hizmet edilmiş olacak.
- Koçluk süreci, güçlü değerlerine rağmen endişeli bir kuşak olan Y jenerasyonuna stresle başa çıkabilmeleri için yardımcı olur. Özgürlük, paylaşımcı olmak, sosyal sorumluluk ve farklılıklara saygı duymak gibi yüksek değerlere sahip olmakla birlikte, Y Kuşağı genel olarak stres seviyesi yüksek bir nesil. Son yıllarda yapılan araştırmalar da sürekli bu duruma işaret ediyor. Üstelik teknoloji ve internet kullanımının artmasına bağlı olarak Y’lerin, daha öncekilerin yaşamadığı, yeni bir korkuları meydana geldi: FOMO. ‘Fear of missing out’ kelimelerinin baş harflerinden oluşan bu akronim, ‘hiçbir şeyi kaçırmak istememe korkusu’ olarak açıklanabilir. Halihazırda bir şey ile meşgulken aynı anda başka bir yerde olmayı ve başka şeylerle uğraşmayı istemek, gençlerin maruz kaldığı güçlü bir sıkıntı olsa gerek. Sosyal medyanın da tetiklediği bu korku ile baş etmek ve diğer stres kaynaklarını anlamak ve yönetmek için koçluk iyi bir farkındalık zemini oluşturur.
- Y Kuşağı’nın iç dünyası ile bağlantısını güçlendirmeye ihtiyacı var. Teknoloji ve sosyal medyanın hızlı gelişimi sebebiyle, Y Kuşağı mensubu gençler giderek daha çok dış referanslı hale geliyorlar. Yani diğer insanların ne yaptığı, dış dünyanın gündemi ve neleri ön plana sürdüğü daha önemli oluveriyor. Dikkat, daha çok dışsal kaynaklara yöneliyor. Oysa farkındalık dediğimiz güçlü fenomen, iç dünyamız ile başlar. İç kaynaklarımızla bağlantı kurup, kendimizi daha yakından tanıdıkça, farkındalığımız içimizden dış dünyaya doğru evrilmeye başlar. Koçluk kişinin kendi içine dönmesine, içsel kaynaklarını fark etmesine, bu kaynaklarla kucaklaşmasına, hem sağlam hem esnek bir yapıya sahip olmasına ve daha emin kararlar almasına yardımcı olur.
Şimdi size iyi bir haberim var! Y Kuşağı gençlere bu faydaları ve daha başkalarını sunmak amacıyla bir koçluk çalışması planladık. Adına ‘Kendine Ait Bit Yol’ dedik. Her birimizin şu ‘ca-nım’ hayatta eşsiz birer yolu olduğuna çok inandığımızdan… Daha detaylı bilgileri aşağıdaki linkte bulabilir, başvuru yapmak için de aynı linki kullanabilirsiniz.
http://awarenessworks-tr.com/kendine-ait-bir-yol-y-kusagi-ile-kocluk-calismasi/
Kendinize ait yolu bulmanız ve bu yolda emin adımlarla yürümeniz dileğiyle…
Çok sevgiler benden,
Aylin Caner Ataman
Youthall’da işveren markası profilinizi oluşturmak için hemen tıklayın.