Hepimizin hayatında belli başlı sorunlar içinde kaygılarla yaşıyoruz. Kimleri bunu kolayca aşabilirken kimileri hayatlarına devam etmekte zorluk yaşıyor. Bunların başında yeni mezunlar, üniversite öğrencileri hatta ve hatta lise öğrencilerinin de yer aldığı büyük bir güruhun boğuştuğu gelecek kaygısı yer alıyor. Günümüzde birçok insan üniversite hayatından iş hayatına geçerken çeşitli önyargılarla, bunalımlarla veya çevre baskılarıyla baş başa kalıyor. Peki bu kadar kaygının sebebi nedir?
Gelecekten mi korkuyoruz yoksa geleceğin getirebileceklerinden mi?
Öncelikle şunu söylemeliyim ki bir üniversite öğrencisi olarak süreç içerisinde “İleride ne yapacağım”, “Nasıl yapacağım?” gibi sorular benim de günlük kaygılarım arasında yer almayı başardı. Bu, sanki gençlik döneminden yetişkinlik dönemine geçerken paket halinde geliyor gibi. Burada önemli olan bu duygulara ne kadar ve nasıl kapıldığımız. Çünkü korku, kaygı ve benzeri duyguları barındırmak normal. Normal olmayan bunların hayatımızda kontrolsüzce yer edinmesi. Özellikle ekonomik sıkıntılara doğan bir nesil olduğumuzu düşünecek olursak gelecek hakkında endişeli olmak ve getirebileceklerinden korkmak oldukça doğal.
Peki nasıl başa çıkabiliriz?
Hayatımızda bizleri zora sokan kaygılara gelecek olursak örneğin “Doğru üniversiteyi mi seçtim?”,“ Doğru bölümü seçtiğime nasıl emin olacağım?”, “Gelecekte güzel bir hayat yaşayabilecek miyim?” gibi ,bu kaygılardan kurtulmanın temel yolu ise kendinize ve yaptıklarınıza inanmak denebilir çünkü aldığınız kararların doğru mu yanlış mı olduğunu bilemezsiniz. Ama işin güzel tarafı da burada başlıyor zaten. Yaşamadan bilemeyecek oluşunuz. Yani yazar burada şunu demek istiyor; aldığınız karar belki doğru belki yanlış ama bu karar sizin ve siz bu kararınızı alıp hayata devam ettikçe bir gün sizi doğru zamanda doğru yere getirmiş olacak. Bunun farkında olmak ve geleceğe dair umutlu kalmak önemli.
“Ne yani sadece karalar alalım ve gerisini akışa mı bırakalım ?” dediğinizi duyuyorum. Öyle ki kulaklarımda yankı yapıyor. Aslında bu soruya sadece “Evet.” demek isterdim ama tabi ki hayat bundan daha karmaşık. Yapmamız gerekenler bazen azalabilir bazen artabilir. Bazen bizi korkutabilir, sinirlendirebilir veya hüzünlendirebilir. Unutmamalıyız ki bunların hepsi bir süreç. Bizlere düşen bu süreçte kendimizi geliştirmek ve ilerlemek. Büyük adımlar atmak zorunda değiliz. Merdiveni tek seferde çıkmak zorunda da değiliz. Attığımız büyük ya da küçük adımları sağlam atabiliyor olsak yeter. Örneğin; hedefinizdeki işleri başarmak için düzenli çalışmak ya da bu işlerde sizi geliştirebilecek kurslara katılmak; Kitaplar okumak. Bunların hepsi birer adım.
Öncelikle şunun farkında olmalıyız hayat bir şeyleri kafaya takarak yaşamak için oldukça kısa. Hayatı kendi adımlarınızla doğru veya yanlış, sevdiğiniz şekilde ve sevdiklerinizle yaşamalısınız. Yaşamaktan ve ilerlemekten korkmayın. Çünkü ne gelecek korkunç ne de getirebilecekleri. Zorluklarla başa çıkamadığınızı düşünüyorsanız lütfen profesyonel bir yardım almaktan çekinmeyin.
İlginizi çekebilir: Psikolojik Derinliklere Yolculuk Yapacağınız Üçleme Önerisi
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.