Hepimiz zaman zaman hatalar yapar sonucunda başarısız oluruz. Bu noktada; malesef kimi zaman bizleri karamsarlığa iten bir düşünce var. Başarısızlıklarımızın, başkalarının başarısızlığından daha büyük ve kalıcı olduğunu düşünür, kendimizi bırakabiliriz. Hatta iş ileri boyutlara varıp sizi çok kötü etkileyip, sizin etrafınıza kıyasla en az umut vadeden biri olduğunuzu düşünmenize bile sebep olabilir. Burada yapılması gereken kendinizi kolayca bırakmamanız ve yaptığınız işe odaklanmaya çalışmanız. Demek istediğim, başarısızlık kalıcı değil. Bunu kanıtlamak için, gelin başarısızlığı deneyimleyip sonrasında üstesinden gelen 3 örneği inceleyelim.
1. Steven Spielberg
Hepimiz onu “Jaws, Jurassic Park, E.T. , Er Ryan’ı Kurtarmak” gibi, tüm dünyada ses getiren filmleriyle tanıyoruz. Bu konuda Spielberg örneğinin isabetli olduğunu düşünüyorum çünkü kendisi daha yolun başında, Güney Kaliforniya Üniversitesi Sinema Sanatları Üniversitesi’nden iki kez reddedildi. Daha sonrasında reddedildiği okul tarafından onur derecesiyle ödüllendirildi ve üniversitenin mütevelli heyetine dahil edildi. Ne kadar garip değil mi ?
2. Anna Wintour
Ona moda dünyasının en güçlü kadını, “Nükleer Wintour’” diyorlar. Tüm önemli defilelerde onur konuğu olarak her zaman en ön sırada yer alıyor. Dünyanın en ünlü modacılarından top modellerine, en ünlü işadamlarından kraliyet mensuplarına ve politikacılara herkesin saygıda kusur etmediği, moda dünyasında verilen kilit kararlarda danışmanlığına başvurulan bir otorite Anna Wintour. Hatta Kraliçe Elizabeth tarafından kraliyet nişanına layık görülmüştür. Wintour, Forbes’in En Güçlü 100 Kadın listesinde 28. oldu, ancak böylesine etkili ve güçlü kadının erken kariyeri o kadar umut verici değildi. Harper’s Bazaar’ın moda editörü olarak dokuz ay çalıştıktan sonra, Amerikan pazarını anlamadığı için kovuldu. Son olarak, çeşitli yayınlarda biraz daha çalıştıktan sonra, Vogue baş editörü oldu. Bir açıklamasında “Sanırım bir kere herkes kovulmalı” dedi. Başka bir deyişle, şimdiye kadar bırakıldıysanız veya tercih edilmediyseniz, kariyerinizi olumsuz etkileyeceğinden endişelenmeyin; bunun yerine başarısızlığın nasıl yardımcı olabileceğini düşünün.
3. Arianna Huffington
Şimdilerde prestijli bir yayıncılık devi Huffington Post’un kurucusu olan Arianna Huffington, ikinci kitabını yayınlatmak için yayınevleri ile görüşmeler yaparken, 36 defa red cevabı aldığını söylüyor. Ve 2003 yılında California valisi için koştuğunda, oyların sadece% 0.55’ini aldı. Böylesine başarısızlıklardan büyük dersler çıkarmış olacak ki ; “Eğer bu kadar çok reddedilmeseydim belki asla kendi yayıncılık şirketimi kurmaya yeltenmeyecektim” diyor Huffington. Şimdilerde bir yayıncılık imparatorluğunun patronu olan Huffington, Huffington Post’un yayın hayatına başladığı ilk günlerde resmen negatif eleştiri bombardımanına tutulmuş. Bu moral bozucu eleştirileri yapıcı feedbackler şeklinde değerlendiren Huffington, bu dönemde sadece yayınlarının içeriğine ve kalitesine yoğunlaşarak başarıya ulaştığını belirtiyor.
Emre Gabakçı