Tarih boyunca çeşitli rollerin değişmesiyle sürekli mücadele veren kadınlar, sanayileşmenin artmasıyla birlikte iş hayatına da girdiler. Dünyanın neresinde olursanız olun, kadınlar geçmişten günümüze sürekli olarak üretimle uğraşmakta ve günümüz dünyasında bu işi profesyonelce yapmaktadırlar. Kadınların iş hayatına adım atmalarıyla var olan sorumluluklarının hafiflemediği, aksine iş hayatında pek çok cinsiyetçi eyleme maruz kaldıkları da inkar edilemez bir gerçektir.
Kadınların iş hayatında karşılaştıkları sorunları 8 maddede ele alabiliriz:
1. Cinsiyet Ayrımcılığı
2. Eğitim ve Mesleki Eğitimde Eşitsizlik
3. İşyerinde Cinsel Taciz
4. İş Bulma ve Yükseltilmede Eşitsizlik
5. Psikolojik Taciz (Mobbing)
6. Kayıt Dışı Çalıştırma
7. Sosyal Haklardan Yararlanmada Eşitsizlik
8. İş Güvencesizliği
Kadınların ekonomik bağımsızlık kazandıran iş hayatına girişi, cinsiyet eşitsizliğinin göze çarpan bir örneğidir. Bu eşitsizliğin nedenleri arasında kadınların eğitim düzeyinin yetersiz olması, belirli işlere alınmamaları, istihdamda ayrımcılık, ücret eşitsizliği, evlilik ve doğumla ilgili ayrımcılık, işten çıkarmalarda cinsiyet ayrımcılığı, koruyucu mevzuatın etkisi, sendikalarda farklı muamele ve yönetim kadrolarında az temsil yer almaktadır. Ülkemizdeki geleneksel değerler, tutumlar ve sosyoekonomik yapı, kadınları toplumsal yaşam ve iş hayatında dezavantajlı duruma düşürmektedir. Bunlar arasında eğitim ve mesleki eğitimde eşitsizlik, iş arama ve kariyer basamaklarında yükselmede eşitsizlik (ücret eşitsizliği, sosyal hakların kullanımında eşitsizlik, cinsel taciz ve mobbing) en sık rastlanan sorunlardır.
Tüm bunlara bağlı olarak iş hayatında yer alan kadınlar aile yaşamında da birtakım sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Bunlar; İş-aile yaşam çatışması, ev işleri sorunu, çocuk bakımı gibi konulardır. Kadın çalışanların en temel sorunu olarak anne ve eş rolü ile profesyonel hayatı dengelemek olduğu gerçeğinin de altını çizmek gerekir.
İş hayatındaki bu sorunların çözümü için kadınların yönetim kademelerinde artması; yönetimin eril yanı ile birlikte dişil yanının da gelişmesi gerekmektedir. Özellikle üst düzey yönetim kademelerinde kadınların görülmemesi ve iş bulma ve terfide eşitsizlik, son yıllarda üzerinde sıklıkla çalışılan “cam tavan” denilen engellerden kaynaklanmaktadır.
Cam Tavan Sendromu
Kadın çalışanlar açısından bakıldığında cam tavan sendromu, kadınların liderlik pozisyonlarına ulaşmasını engelleyen her türlü görünmez ve yapay engeller anlamına gelmektedir. İş yaşamında kadınlar ile üst yönetim arasında bulunduğu varsayılan, görülmesi ve anlaşılması zor olan, gayri resmi bir terfi sınırı mevcuttur. Cam tavan; kadınlar ile üst yönetim arasında yer alan ve onların başarılarına ve liyakatlarına bakmaksızın ilerlemelerini engelleyen, açıkça görülmeyen, aynı zamanda pek de kolayca aşılamayan bir duvardır. Diğer bir deyişle, kadınların ilerlemelerini engelleyen görünmeyen engelleri tanımlamak için kullanılmaktadır. Cam tavan genellikle maddi olmayan bariyerler içerdiğinden bu soruna neden olan etkenleri sınırlamak mümkün değildir. En yaygın cam tavan faktörleri, erkek egemen örgüt kültürü ve uygulamaları, cinsiyete dayalı basmakalıp yargılar, iş ve aile dengesi mücadelesi, rol model ve mentor eksikliği ve kadınlar ve erkekler arasındaki yönetsel tarz farklılığı astların ve diğer kadın yöneticilerin olumsuz tutumlarıdır.
Geçtiğimiz günlerde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladık. Bu özel günde, kadınların iş hayatındaki gerçeklerinden bahsetmek istedik. Umarız ki, eşitsizliklerin son bulduğu, herkesin hak ettiği değeri gördüğü ve emeklerinin takdir edildiği bir dünya için birlikte mücadele ederiz.
“Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.”
Mustafa Kemal Atatürk
İlginizi çekebilir: Femme Fatale Kavramı Ile Kadın Haklarına Bakış