Humanspire’ın yeni röportajında kariyerine Porte’de başlangıç yapmak isteyenleri heyecanlandıracak bir sohbet ile karşınızdayız. Porte İnsan Kaynakları Direktörü Pınar Özçelik’e merak ettiklerinizi sorduk ve ilham verici cevaplar aldık.
Pınar Özçelik’in kariyerinden kesitlere ve verimli tavsiyelerine yer verdiğimiz bu röportaj için keyifli okumalar dileriz!
Röportajın okuyucuları için kariyer yolculuğunuzdan biraz bahsedebilir misiniz?
Lise eğitimimi Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde, Lisans eğitimimi İstanbul Üniversitesi Uluslararası ilişkiler bölümünde tamamladım. Okul döneminde bir hocamın bana iletişim bölümlerini tercih etmem yönündeki tavsiyesiyle İnsan Kaynaklarında staj yaptım. Ama bir yandan da kariyer hedefimde Avrupa Birliği çalışmalarında rol almak vardı. Bu nedenle Galatasaray Üniversitesi’nde Avrupa Birliği eğitimi aldım. Uluslararası İngilizce İşletme alanında da Yüksek Lisansımı tamamladım.
Lisans mezuniyetim sonrasında kısa bir Londra deneyimim oldu. Döndüğümde kendimi yine İnsan Kaynakları alanında buldum. Havacılık sektöründe 7 yıllık deneyim benim için iyi bir öğrenim ve tecrübeydi. Ayrılırken son rolüm İnsan Kaynakları Bölüm Şefliğiydi.
Akabinde psikoloji, koçluk ve hukuki bilirkişilik eğitimleriyle bir süre serbest çalıştım. Devamında Amerika merkezli bir startup firmada İnsan Kaynakları Müdürü olarak görev aldım. Teknoloji ve proje ekiplerinden çok şey öğrendim: Çevik çalışma, takım olma, proje yönetiminin pratik uygulamalarına şahit olmak için hiç bir zaman sahadan ve proje ekiplerinden uzak kalmadım.
Şu an Porte’de İnsan Kaynakları Direktörü rolündeyim. İnsan Kaynaklarına gönül veren ve gerçekten işini çok seven biriyim diyebilirim.
Çalışma hayatınızda benimsediğiniz ilkeler nelerdir?
Saygı, adalet, çalışkanlık, disiplin, sorumluluk, işe enerji, heyecan ve eğlence katma, takımdaşlık.
Sorumluluk ilkesini şöyle açabilirim; kendimize, çalışma arkadaşlarımıza, muhattaplarımıza karşı sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. İş hayatında çoğu problem bu ilkeleri yazıp, davranışa dökmemekten kaynaklanıyor.
Şirketinizde genç yeteneklere yönelik ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Herhangi bir MT programı yapmadık. Çalışan sayımız şu an 70. İşe Alım Süreçlerinde genç yetenekleri aramıza katıyoruz; gelişimlerini ve terfilerini destekliyoruz. Ekibimiz Y ve Z kuşağından oluşuyor. Her çeyrek dönemde ekiplerimizin hedefleri ile ilgili görüşmelerimiz oluyor. Ayrıca yılda iki kez -yıl ortasında ve yıl sonunda- terfi, rotasyon değerlendirmeleri yapıyoruz.
Gelişim destek araçlarımız var. Yeteneği destekleyip gelişime yatırım yapmamız gerekiyor. Yetenekli arkadaşlarımızın gelişimini desteklerken doğru metotlar seçmeliyiz. Eğitimler, mentörluk programları, rotasyonlar, çoğu firmanın uygulamaları. Ancak tercihi doğru yapmalısınız bu yüzden de iyi analiz, doğru bilinç ve doğru aksiyon gerekiyor.
Gelişim izleme sistemimiz; gelişim analizi, 270 derece performans değerlendirme sistemi, birebir görüşmeler, online ve sınıf içi eğitimlerimizden oluşuyor. Her çeyrek dönemde bir gözden geçirme yaparak izliyoruz.
İyi bir yönetici olabilmek için bireysel başarının yanında iyi bir ekiple de çalışmanın önemli olduğunu söyleyebiliriz. Siz ekibinizde çalışacak ideal bir adayın nasıl biri olmasını istiyorsunuz?
Bu soruya çok uzun yanıt verebilirim; ancak 5 madde ile kendimi sınırlıyorum. 🙂
1. Kendisini çok iyi ifade etmeli. Sözlü olarak da yazılı olarak da Türkçesi iyi olmalı. İyi kompozisyon yazmalı.
2. Keşifçi olmalı. Önce kendisini keşfetmiş olmalı ve gelişmek için gözlerinden ışıklar çıkmalı. Sonra geleceği için, yapacağı işler için sorular sormalı. Meraklı olmalı. “İnsanlar en iyi, kendi kendilerine keşfettikleri şeyler tarafından ikna edilir.” Ben Franklin.
3. Güler yüzlü olmalı! Enerjili olmalı. Hayatımızda olumsuz şeyler olacak, moraller bozulacak. Zaten olumsuz dış etken oldukça fazlayken, enerjisel ve yaklaşım olarak negatif insanlarla çalışmayı tercih etmiyorum.
4. Sosyal zekası gelişmiş olmalı. İnsanlarla ilişkileri kuvvetli olmalı. Hatta tabiata ve tabiattaki tüm canlılara sevgisi saygısı varsa ne mutlu…
5. Yapılacak çok şey var, üretilecek çok iş var, çalışkan olmalı. 🙂
Kariyerinizin başındaki kendinizle bugün bir araya gelme imkanınız olsaydı o günkü size neler söylerdiniz?
İlk olarak “Aferin uzun yıllar seveceğin işi seçmişsin” derdim. 🙂
“Enerjin ve motivasyonun bu iş için cok uygun.”
“Daha sabırlı olman gerekiyor.”
“Yaptığın işe ‘bitti’ demeden, iki kere kontrol et.”
“Kriz yönetiminde geliş çünkü çok fazla krizle karşılaşacaksın.”
“Daha fazla oku.”
Youthall’u takip eden genç yeteneklere kariyer hayatlarında neler tavsiye edersiniz?
Yine 5 maddeyle kendimi sınırlıyorum. 🙂
1. Hangi işi sevecekseniz onu keşfetmeye vakit ayırın: Okuduğunuz bölümden bağımsız bir işi de sevebilirsiniz. Sevdiğim bir söz: “Bütün iyi işler kişiseldir. En iyi işler çok kişiseldir.” Mark Cuban
Veya çok severek yapmadığınız bir işte mi çalışıyorsunuz? Ne iş yapıyor olursanız olun severek yapın. Bardağın dolu tarafını görün. En kötü veya en zor iş bile size bir çok şey öğretiyordur. Bunları size gösterebilecek kendinizden daha deneyimli daha ileride olan mentorlar edinin. Onlarla sohbet edin, size yön göstersinler.
2. Teknoloji yeni dönemin gündemi. “Dijitalleşme” mutlaka takip ettiğiniz bir gündem olsun. Öte yandan, Dijitalleşirken sosyal zekanızı geliştiren faaliyetleri unutmayın. Mutlaka sosyal faaliyetlere katılın.
3. Çok iyi derecede ingilizce bilmekle beraber ikinci dil öğrenmenin önemli artı. Ancak ve ancak önce Türkçenize sahip çıkmalısınız. Maalesef içerik üretenlerin yayınları, blog yazıları, mailler, sunumlar, hata dolu oluyor.
4. Konforunuzu zorlayın. Konfor alanınızı tanımlayın ve onları zorlayın. Örneğin; topluluk içinde sunum yapmayı sevmiyorsunuz, stres oluyorsunuz, topluluğa sunum yapacağınız bir deneyim yaratın.
5. Kendinizi en iyi değerlendiren kişi siz olun! Kişisel özelliklerinizde mesleki yeteneklerinizde de kendinizi çok iyi izleyin. Kişisel farkındalığı yüksek olan ve harekete geçen kişiler, değişimi kendi yaratan kişiler, gelişim sürecini daha başarılı tamamlıyor.
Son olarak, sizin için faydalı olan ve genç yetenekler için de çok faydalı olacağını düşündüğünüz kitap, dizi, film, podcast vb. öneriniz var mı?
Öncelikle dinledikleri podcastlerden, katıldıkları webinarlardan, okudukları kitaplardan, izledikleri filmlerden kendileri için etki bırakan başlıklar varsa onları durup düşünüp değerlendirsinler.
Hayata dair notlar almak icin, İlber Ortaylı’nın “Bir Ömür Nasıl Geçer?” kitabını tavsiye ederim. Kitaptaki her şeye yetişemezsek bile, yapmamız gereken çok fazla başlığı hedefleyebiliriz.
Konuştuğum çoğu kişi izlememiş ama empati anlamında bir çok hissiyat oluşturan bir film de önermek isterim: 1995 yapımı The Powder – Harika Çocuk. İş hayatında duygusal zekanın önemini çoğu kez vurguluyorum.
Son olarak da podcast önereyim. Rahmetle ve saygıyla anarak; davranış bilimi ve psikoloji konusunda ufuk açan psikolog ve değerli akademisyen Doğan Cüceloğlu’nun podcastlerini tavsiye ederim.
Pınar Özçelik’e bu samimi ve faydalı yanıtları için çok teşekkür ediyoruz. Humanspire ile yeni bir röportajda buluşmak dileğiyle, Youthall‘u takipte kalın!