Humanspire’ın yeni röportajında kariyerine Gün + Partners’ta başlangıç yapmak isteyenleri heyecanlandıracak bir sohbet ile karşınızdayız. Gün + Partners İnsan Kaynakları Direktörü Bilge Okuyan‘a merak ettiklerinizi sorduk ve ilham verici cevaplar aldık.
Bilge Okuyan’ın kariyerinden kesitlere ve verimli tavsiyelerine yer verdiğimiz bu röportaj için keyifli okumalar dileriz!
Röportajın okuyucuları için kariyer yolculuğunuzdan biraz bahsedebilir misiniz?
Üsküdar Amerikan Lisesi ve İÜ İşletme Fakültesi İngilizce İşletme Bölümü mezunuyum. Mezun olduktan sonra çalışma yaşamıma marka yöneticisi olarak başladım. Pazarlama alanında 3 yıl kadar çalıştıktan sonra mesleki anlamda beni daha çok tatmin edeceğine inandığım insan kaynakları alanına yönelmeye karar verdim. Burger King (TAB Gıda), Conrad Oteli, Abdi İbrahim İlaç gibi firmalarda İK alanında uzman ve yönetici olarak çalıştıktan sonra, masanın diğer tarafını merak ettiğim için danışmanlık yapmaya başladım. 11 yıllık danışmanlık dönemimde, Türkiye’de ve yurt dışındaki birçok kurumun değişim ve gelişim süreçlerinde yer alma şansım oldu. Çok farklı kültürlerle ve farklı ekiplerle çalışma fırsatı yakaladım. Yurt dışında eğitimini aldığım değerlendirme araçları sayesinde, birçok beyaz yakalı çalışana ve yöneticilere bireysel gelişim yolculuklarında eşlik etme olanağım oldu. Bireylerle çalışmanın iki tarafı da geliştiren ve dönüştüren çok değerli bir deneyim olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple 2019 yılından bu yana koçluk eğitimleri aldım ve almaya devam ediyorum. Son 4 yıldır da uluslararası alanda önde gelen bir avukatlık firması olan Gün + Partners’ın İK Direktörü olarak görev yapmaktayım.
Çalışma hayatınızda benimsediğiniz ilkeler nelerdir?
Sağlıklı ve şiddetsiz iletişim dilini öğrenmenin işin yarıdan fazlasını kolaylaştırdığını düşünürüm hep. İş hayatında sorunlar hep olur ve olacaktır, ancak iletişimi nereden, nasıl kurduğunuz çok önemli. Her insanın farklı bir birey olduğunu kabul edebilmek, kalpten ve yargısız dinleyebilmek olmazsa olmaz ilkeler diye düşünüyorum. İşini tutkuyla yapmak, çok çalışmak ama insan olduğumuzu unutmadan yaşam dengemizi koruyabilmek, sürdürülebilir bir iş yaşamı kurabilmek açısından önemli. Öğrenme ve gelişim konusunda ben oldum dememek; herkesin genç-yaşlı, tecrübeli-tecrübesiz birbirinden öğrenebileceği şeyler olduğunu ve herhangi bir konuda öğrenci kalabilmenin ömrü uzattığını düşünüyorum.
Kariyerine insan kaynakları departmanı bünyesinde başlamak isteyen veya rotasını insan kaynaklarına çevirecek olan adaylara tavsiyeleriniz neler olur?
İK veya başka herhangi bir alana yönelmek üzere karar alacak arkadaşların öncelikle kendilerini bir birey olarak iyi tanımaları, hayatta varoluş sebeplerini, güçlü yanlarını veya tuzaklarını iyi analiz etmeleri önemli. Kendinizi ne kadar iyi tanır ve alan açarsanız, birlikte çalıştığınız insanlara yaklaşımınız da o kadar değişiyor. İK alanında çalışırken öyle zamanlar oluyor ki, herkesten daha sabırlı, daha kapsayıcı ama aynı zamanda yapılması gerekeni yapan bir duruş sergilemeniz gerekiyor. Bu anlamda kendilerini iyi tanımalarını ve zorlandıkları taraflar üzerinde çalışmalarını öneririm. Özellikle etkin iletişim kurabilmek bizim işimizde çok önemli.
Ayrıca dünyada neler olup bitiyor, insanlığı ve farklı nesilleri etkileyen dinamikler neler, bu anlamda bakış açılarını geliştirmeleri, sürekli okumaları, yenilikleri takip etmeleri, bunlarla ilgili kafa yormaları, bulundukları ortamı ve yaptıkları işi daha iyi anlamalarına ve geliştirmelerine fayda sağlayacaktır.
Bir insan kaynakları profesyoneli olmanın en zor yanı sizce nedir?
Bunun en zor yanı, sadece bir İK profesyoneli olmamanız bence. 🙂 Eğitimimi işletme alanında almış olmanın bana en büyük katkısı belki de bu bakış açısıdır; kurumun yaptığı iş, sattığı ürün veya hizmet her ne olursa olsun, merkezinde insan vardır ve diğer çalışma alanları bu merkezin etrafında şekillenir. Dolayısıyla İK alanında çalışan profesyonellerin, olan bitene bir bütün olarak bakabilmeleri ve analiz edebilmeleri, şirketin vizyonunu, finansal göstergelerini, ürün ve hizmetlerini anlayabilmeleri, ticari anlayışa sahip olmaları ve diğer departmanlarla onları bütünleyecek şekilde, iş birliği içinde çalışabilmeleri çok önemli. Bu şekilde yaklaşabilen İK ekiplerinin kurum içindeki konumlandırması ve algısı da çok daha farklı ve güçlü oluyor.
Bir de işin operasyon tarafında yer almasanız ve çok yatkın olmasanız bile, iş kanunu, SGK mevzuatı gibi konulara hakim olmanız, buralarda güncel kalabilmeniz kesinlikle hayatınızı kolaylaştıracaktır.
Gün + Partners’ta genç yeteneklere yönelik ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Gün+Partners olarak üniversiteler ve öğrenci kulüpleri ile yakın ilişki içindeyiz. Hukuk fakültelerinin kariyer günleri ve öğrencilere yönelik organizasyonlarında sık sık yer alıyoruz. Hukuk öğrencileri için organize edilen uluslararası mahkeme simülasyonlarında onlara sponsor oluyor ve destekliyoruz. Ayrıca staj programlarımız var; üçüncü sınıftaki hukuk öğrencilerine yaz stajı olanağı sağlıyoruz. Fakülteden mezun olan arkadaşlarımıza ise yasal staj yapma olanağı sunuyoruz. Yasal stajyerlerimizin birçoğu stajlarını tamamlayıp ruhsatlarını aldıktan sonra avukat olarak bizimle yola devam ediyorlar. Bunun dışında ekonomik koşulları kısıtlı olan hukuk öğrencileri için burs programımız var. Bursiyerlerimizi lisans eğitimlerinin sonuna kadar hem maddi anlamda destekliyor, hem de kendilerini kıdemli avukatlarımız arasından belirlediğimiz mentorlar ile eşleştirerek mesleki ve sosyal anlamda da destek sağlıyoruz.
İyi bir yönetici olabilmek için bireysel başarının yanında iyi bir ekiple de çalışmanın önemli olduğunu söyleyebiliriz. Siz ekibinizde çalışacak ideal bir adayın nasıl biri olmasını istiyorsunuz?
Yönetici olarak ekiplerinizi her zaman kendiniz seçme şansınız olmayabilir. Bence önemli olan ekip içinde farklı yeteneklere, motivatörlere veya davranış tercihlerine sahip ekip üyelerine bu özelliklerine göre yaklaşabilmek ve liderlik edebilmektir. Ekip içinde farklı tarzda ve altyapıda çalışma arkadaşlarının olması, çok sesli bir orkestra gibi çeşitlilik sağlar ve bu farklı tarz ve yetenekleri doğru görevlerle eşleştirerek motive olabilecekleri bir ortam sağlarsanız gerisi kendiliğinden gelir. Yönetici eğer kendisine çok benzeyen kişilerden bir ekip kurarsa, çoğu zaman bu durum ekip için görünmez bir tuzak olabilir.
Youthall’u takip eden genç yeteneklere kariyer hayatlarında neler tavsiye edersiniz?
Kariyer seçmek aslında yaşam tarzınızı seçmektir. Genç arkadaşlarımıza öncelikle nasıl bir hayat yaşamayı hayal ettiklerini netleştirmelerini öneririm. Daha sonra kendilerini bu hayale götürecek yoldaki adımları belirleyebilir, daha somut hedeflerle hareket edebilirler. Biraz önce de belirttiğim gibi, insanın potansiyelini, nelerle motive olduğunu, güçlü ve gelişime açık yanlarını iyi tanıyarak yola çıkmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Tüm bunları yaparken de koçluk desteği almalarını öneririm. Türkiye’de koçluk hizmeti almak ne yazık ki kurumsal hayatta belli bir seviyeye geldikten sonra gündeme geliyor, oysa bugünkü bilincim olsaydı ve öğrenci iken koçluk desteği almış olsaydım bazı adımları çok daha erken atmış olurdum diye düşünüyorum. Neyse ki artık birçok üniversite ve okulların bünyesindeki SEM’ler bu desteği öğrencilerine veriyorlar ve kariyer adımlarını çok daha bilinçli atmalarına destek oluyorlar.
Ayrıca öğrencilik yıllarında yapılan stajlar, nasıl bir işte, nasıl bir ortamda çalışmak istediğinize büyük ölçüde karar vermenizi sağlıyor. En azından ne tarz bir iş yapmak istemediğinizi deneyimlemek bile seçim yapmanızı kolaylaştırıyor. 🙂
Gelecek dönemde dijitalleşmenin etkisiyle sizce çalışanlardan beklenecek nitelikler neler olacak?
Pandemi dönemi ile birlikte dijital yetkinlikler hepimizin hayatına bir gereklilik olarak girdi bile. İleride bu çok daha fazla artacaktır. Dijital okur-yazar olmak her meslekte önemli hale gelecek. Bazı mesleklerin yerini yapay zeka alacak, bazıları belki kısmi olarak bundan etkilenecek. Genç arkadaşlarımız dijital dünyaya bizden çok daha hızlı uyum sağlayıp hayatlarının bir parçası haline getirebiliyorlar, bence bu açıdan avantajlılar. Artık birçok iş teknolojinin nimetlerinden faydalanarak ve sadece uzaktan çalışarak yapılabiliyor, yakın gelecekte birçok çalışan tek bir kuruma bağlı olmak yerine birden fazla kuruma hizmetlerini satarak karma bir modelde destek verecekler. Gelecekte her türlü kaynaktan beslenerek dijital yetkinlikleri geliştirmek belki çok kolay olacak, ancak bu alanda rekabet de artacak. Dolayısıyla dünyaya geniş bir pencereden bakabilmek ve insani becerileri yitirmemek aradaki farkı belirleyecek diye düşünüyorum.
Son olarak, sizin için faydalı olan ve genç yetenekler için de çok faydalı olacağını düşündüğünüz kitap, dizi, film, podcast vb. öneriniz var mı?
Kitap önerileri:
- İnsanın Anlam Arayışı – Viktor Frankl
- Cesur Sorular – Dost Can Deniz
- Şimdi’nin Gücü – Eckhart Tolle
- Outliers (Çizginin Dışındakiler) – Malcolm Gladwell
Podcast Önerisi:
- Nasıl Olunur? – Nilay Örnek
Film Önerisi:
- Peaceful Warrior
Bilge Okuyan’a bu samimi ve faydalı yanıtları için çok teşekkür ediyoruz. Humanspire ile yeni bir röportajda buluşmak dileğiyle, Youthall‘u takipte kalın!