Flat White Ekonomi ile Tanışın

Yaratıcılığınızı kullandığınız bir iş mi yapıyorsunuz? Çalışma ortamınız dijital mecralar mı? Bilgisayarlarınız ve kahvenizi alıp bir kafede mi çalışmayı tercih ediyorsunuz? Takım elbiseleriniz yerine kot pantolonunuz ile mi çalışıyorsunuz? O zaman siz de flat white ekonominin bir parçası olabilirsiniz!

Flat white ekonomi ifadesi, ilk defa ekonomist ve yazar Douglas McWilliams tarafından “The Flat White Economy: How the Digital Economy is Transforming London and Other Cities of the Future” isimli kitabında Doğu Londra’daki dijital ekonominin yükselişiyle alakalı olarak kullanılmıştır. Flat white; espresso, süt ve bir miktar köpük içeren basit ancak zengin bir lezzet profiline sahip olan kahve türüdür. Flat white ekonomi de benzer şekilde, basit gibi görünen ancak geleneksel ekonomik modellerden farklı gelişen bir yapıyı temsil etmektedir. 

Flat white ekonomi kapsamında genellikle dijital çalışan, kreatif iş gücü kastedilir. Esneklik, girişimcilik ve paylaşımlı ekonomi gibi özellikleriyle, bireylerin daha özgür ve yaratıcı ekonomik faaliyetlerde bulunmasına olanak sağlar. Paylaşım ekonomisi ile ilgili daha ayrıntılı bilgiler için bu yazımızı okuyabilirsiniz!

Diğer ekonomi modellerinden bir farkı, flat white ekonomi modelinin tanımlayıcı özelliğinin ortaya konan ürün yerine daha çok sektörde çalışan insanların profili olmasıdır. Bu bireyler, üst kuşakların yaptığı gibi zenginliklerini artırmak için yatırım veya birikim yapmayı tercih etmezler. Bisikletleri gösterişli arabalara tercih eden, yenilikçi ve çevreci bir yaklaşım sergileyen bu yeni çalışan profili, daha fazla deneme özgürlüğüne sahip olurlar. Artık ulaşmak istenen son evre zengin olmak veya emekli olmak değil, yeni ve kreatif bir ürün yaratmaktır. McWilliams kitabında, Flat white ekonomiyi oluşturan bireyleri şu şekilde tanımlar: “’Fincanlar, tabaklar ve yemek odaları için yerleri yok, bu yüzden kahvaltı için bir kafeye gitmek daha mantıklı. Mülkiyetten tasarruf sağlarlar ve hafif seyahat ederler. Takım elbise yerine dar kot pantolon giyiyorlar. Bir veya iki pahalı elektronik ürünleri var ama genel olarak ebeveynlerinin neslinden daha az materyalistler. Porsche yerine bisiklet alıyorlar.”

Terimin doğduğu Doğu Londra’nın ekonomik koşullarından etkilenerek karakteristik özellikleri oluşan bu ekonomi modelinde, şirketler yüksek kira bedellerinden dolayı yerleşik bir ofis yapısını terk ederek dijital çalışma sistemlerine geçmişlerdir. Bireyler dairelere, ofislere para ödemek yerine bilgisayarlarını alıp kahveleri eşliğinde kafelerde çalışmayı tercih ederler ve bu şekilde mülkiyet maliyetlerinden tasarruf ederler. Geleneksel ekonomik modeller gibi büyük kuruluşlar, hiyerarşik yapılar veya standart iş modelleri bulunmaz. Esnek çalışma saatleri, uzaktan çalışma gibi alternatif çalışma modelleri ile bireylerin yeteneklerini ve becerilerini geleneksel iş modelleri dışında kullanmayı hedefleyen, girişimciliği, küçük işletmeleri, kişisel markaları destekleyen ve dijital iş birliğini önemseyen bir ekonomik modeldir.

Ekonomistler bu yeni modelin ülkelerin ekonomileri için önemli bir kaynak olabileceğini düşünüyor. McWilliams kitabında, 2012’de Birleşik Krallık’ın gayri safi yurt içi hasılatının %7,6’sını bu sektörlerin oluşturduğunu söylüyor ve günümüze kadar gittikçe artan bu oran artık üretim sektörünü geride bırakmaya başlıyor. Birçok ekonomist tarafından flat white ekonominin yakın gelecekte en büyük iş sektörü olacağı öngörülüyor. Her ne kadar ülkemizde bu ekonomi modeli henüz çok üstüne düşülmeyen bir konu olsa da; enflasyon, enerji maliyetleri, kira fiyatları gibi şirketlerin yükselen gider maliyetleri yeni iş modellerini geliştirmeyi her geçen gün önemli kılmaktadır. Türkiye’deki genç çalışanlar da günümüzde aynı Doğu Londra’daki gibi ekonomik koşullardan ve değişen hayat görüşlerinden kaynaklı yatırım yapmayı tercih etmiyor, gelirlerini çevre küçük işletmelerde harcama eğilimi gösteriyorlar. Yaratıcılık temelli değişen çalışan profili ve esnek çalışma modeli istenmesi gibi koşullar da hesaba katılırsa yakın tarihte flat white ekonominin ülkemizde de bir potansiyel oluşturacağı düşünülebilir.

Bir yanıt yazın