Aç ve susuz kaç gün yaşayabilirsiniz? Yapılan araştırmalara göre vücut tipine göre değişiklik gösterse de yaklaşık olarak üç gün dayanabiliriz. Bu üç gün tam olarak 4,320 dakikaya denk geliyor. Peki, soruyu şöyle sorsak: İnternet olmadan kaç dakika dayanabilirsiniz?
Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisi, tartışılan noktaları olmasına karşın bireyin temel gereksinimlerini anlatır. Abraham Maslow tarafından ortaya konulmuş bu kuram hiyerarşik sıraya göre 5 gruba ayrılmıştır; fizyolojik gereksinimler, güvenlik gereksinimi, sevgi ve ait olma gereksinimi, saygınlık gereksinimi, kendini gerçekleştirme.
Günümüzde ise post modern dünya anlayışıyla birlikte şüphesiz dijital teknolojilerin toplumsal kültürdeki değişimleri görülüyor. Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisi de bu değişime yönelik dijital ihtiyaçlar hiyerarşisi olarak revize edilmiş. Aşağıdaki tabloya, hayatımızı üzerine kurduğumuz sanal dünyamıza, beraber göz atalım.
Fizyolojik gereksinimler bölümünde en temel ihtiyaç olarak Wi-Fi, pil, telefon, laptop vs. gösterilmiş. Yani, bu gereksinimleri karşılamadan dijital ihtiyaçlarımıza ulaşamıyoruz. Gün geçtikte hayatımızdaki her varlık dijital dünyaya entegre olmaya başlıyor. Etrafımızı sarmaya başlayan nesnelerin interneti kavramı bizi nereye doğru sürüklüyor? Biraz düşünelim… “İnternet’e bağlı mıyız yoksa bağımlı mı?”
Güvenlik gereksinimlerinde konum servisleri, e-posta, dosya saklama ve arama motorları karşımıza çıkıyor. Kişisel bilgilerimizi yeni teknolojiler üzerinden, bulut servisi gibi, güvenli bir şekilde saklama ihtiyacımızı karşılamak istiyoruz. Siber saldırıların daha da yaygınlaştığı bugünlerde dijital ürünlerimizin güvenlik zafiyetlerini tespit etmek ve buna göre aksiyon almak örnek olarak verilebilir.
Sevgi ve ait olma gereksinimi diğer iki gereksinim tamamlandığı takdirde dijital bir ihtiyaç olarak gözüküyor. Bu sebeple WhatsApp, Facebook, Tinder, Skype gibi uygulamalar ön plana çıkmış. Çevremizdeki ilişkileri dijital ortama aktarmak için bir yol diyebiliriz. Peki, bu yol bizler için ne kadar sağlıklı?
Her insan kendisine saygı duyulmasını ister. Bu durum dijital dünyada da oldukça önemlidir. Saygınlık gereksinimini dijital mecrada karşılamak için sosyal medya hesaplarını aktif olarak kullanıyoruz. Bu sosyal medya hesaplarını düşüncelerimizi aktarabileceğimiz, fiziksel özelliklerimizi ortaya koyabileceğimiz mecralar olarak tanımlayabiliriz. Piramitte ise bunu tarif eden Snapchat, Instagram, Twitter örnek olarak gösterilmiş.
Piramidin son halkasında ise kendini gerçekleştirme karşımıza çıkıyor. Maslow’a göre kendini gerçekleştirme, insanın özünde var olan potansiyelini açığa çıkarması ve bu potansiyelini en mükemmel şekilde kullanabilmesidir. Pinterest, YouTube, LinkedIn bu gereksinimizi karşılayacak platformlar olarak gözüküyor. YouTube üzerinden kendi içeriklerinizi başkalarına fayda sağlamak amacıyla paylaşabiliyor, LinkedIn üzerinden iş dünyası ile tanışıyoruz.
Sonuç olarak dijital ihtiyaçlarımız gün geçtikçe daha da artacak gibi gözüküyor. Her sabah uyandığımızda yeni bir teknolojik gelişmeyle tanışıyoruz. Nesnelerin interneti, akıllı şehirler, akıllı evler ve daha niceleri dijital dünyamıza git gide daha sımsıkı sarılacağımızın sinyalini veriyor. “Dijital ihtiyaçlar hiyerarşisi: Maslow 2.0” hızla değişen bu dünyada bize göz kırpıyor. Gelişen teknolojilerin; akıllı nesnelerin, sürücüsüz araçların, büyük verilerin konuşulduğu bir dönemde “İnternete bağlı mıyız yoksa bağımlı mı?” sorusunun cevabını aldığımızı düşünüyorum.
İlginizi çekebilir: Durum Komedisi “Sitcom” Nedir? En Sevilen Sitcom Önerileri!