Son yıllarda hayatımız hızlı bir dijitalleşme sürecine girdi. Pandeminin de bizi mecbur bırakmasıyla eğitim ve iş hayatı dijital platformlara taşındı. Mesai ve ders saati kavramları yavaş yavaş bilgisayar ekranlarındaki yerini sağlamlaştırıyor. Hızla dijitalleşen kariyer ve eğitim hayatının, dijitalleşmeye başlayan bir ayağı da son yıllarda iyice gün yüzüne çıkıyor. Şimdi kısaca dijital not almak (digital note taking) aslında neymiş, nasıl gelişmiş, artıları ve eksileriyle inceleyelim!
Gelişen Dijital Not Alma Metotları
Dijital notlar çok yakın zamana kadar bilgisayarlar ile sınırlıydı. Taşınabilir bilgisayarlar küçülüp hafifledikçe kullanıcıları arttı. Buna paralel olarak öğrenciler başta olmak üzere birçok insan, not almak için bilgisayarlarını kullanmaya başladı. Yine de bu yöntemde ciddi bir dezavantaj söz konusu. Klavyelerde yazmanın hızı ve rahatlığı, el yazısıyla alınan kısa ve özümsenmiş notlardan uzun ve kelimesi kelimesine alınmış notlara geçiş demek oluyor ki bu öğrenmede yaşanacak kayıp olarak yorumlanabilir. Artık tabletler ve stylus kalemler, el yazısını kusursuza yakın şekilde algılayabiliyor ve ekrandaki düzleme aktarabiliyor. Klavye yapaylığından uzak, gerçeğe çok yakın bir kalem deneyimi; kendi artıları ve eksileriyle dijitalde de mümkün kılınıyor.
Dijital Not Almanın Artıları
Bahsedildiği gibi artık dijital notlar klavye ile sınırlı değiller. Elbette bu, yıllar içerisinde kazandıkları tek artı değil. Şimdi madde madde avantajları sıralayalım:
1) Taşınabilirlik: Tek bir tabletle bütün kitapları, makaleleri, slaytları, raporları veya defterleri saklamak, eğitim ve kariyer hayatını yalnızca buradan sürdürmek mümkün. Kağıt kalabalığı, kitap ve defter ağırlığı olmaksızın hem her şeyi rahatça depolamak hem de gerektiğinde istenen yere taşımak son derece kolay.
2) Düzenleme Kolaylığı: Dokunmatik ekranların bizi alıştırdığı bir durum da incelediğimiz içeriği kolayca manipüle etmek. Gerçek bir defter üzerinde notların yerini ve şeklini kolayca değiştirmek mümkün olmayacakken dijital defterinizde notlarınızı istediğiniz gibi yeniden konumlandırabilir, raporlarınızı düzenleyebilir, hatta istediğiniz görseli notlarınıza aktararak öğrenme deneyiminizi kendinize uygun ve özel hale getirebilirsiniz.
3) Saklama ve Yedekleme Kolaylığı: Defterleri, kitapları veya makaleleri dijital ortamda saklamanın kolay olduğunu ve kullanıcıları kağıt kalabalığından kurtardığını zaten söylemiştik. Elbette dijital ortamda saklanan notlar gerçek bir yer işgal etmese de boyutlarıyla akıllı cihazların depolama alanlarını işgal ediyor. Google Drive, iCloud, OneDrive gibi bulut sistemleriyse hem bu notları yedeklemek için hem de yer kaplamadan saklanmaları için sadece dijital notlara has ciddi bir avantaj sunuyor. Ayrıca bulut sistemlerin bütün cihazlar tarafından erişilebilir olması, not tuttuğunuz birincil cihaz yanınızda olmasa dahi internet erişimi olan akıllı telefonunuz ya da bilgisayarınızla depolama alanınıza erişerek tuttuğunuz notlara zahmet çekmeden ulaşabilirsiniz.
4) Erişilebilirlik: Bulut sistemleri üzerinden rahat erişmek bir yana, notlara kendi içinde ulaşmak da daha kolay. El yazısıyla dijital not almak üzere geliştirilen yazılımların el yazınızı tıpkı klavyede yazılmış gibi (typed) algılaması sayesinde istediğiniz anahtar kelimeyi yazarak tuttuğunuz notun ilgili sayfasına ve bölümüne gitmeniz, kağıt kalabalıklarında boğuşmaktan çok daha kolay.
Dijital Not Almanın Eksileri
Sıra dezavantajlara geldi. Elbette dijital not almak hala kusursuz değil ve getirdiği avantajlar bazı vazgeçişleri ve eksileri beraberinde getiriyor. Şimdi bir de bu eksilere göz atalım.
1) Fiyat: Şüphesiz not almak için bir tablete veya uygulamaya para ödemek herkes için kabul edilebilir değil. Kağıt ve kalemle not almanın maliyeti göz ardı edilebilecek kadar küçükken dijital not almak için muhakkak bir tablete para ödemek gerekiyor. Bu durum henüz hala herkes için makul bir şey değil, dolayısıyla hem ilk hem de ciddi bir eksi olarak karşımıza çıkıyor.
2) Öğrenmeye Etkisi: Yaptığımız not alma ya da okuma işinde, kaydedilen bilgiyi çağırmak için beynimiz “kısayollar” arıyor. İstediğimiz çağrışımı yaratacak ve hatırlamayı kolaylaştıracak şeylerden biri de uzamsal hafızamız. Bir kitabın ya da defterin sayfalarını karıştırırken edindiğimiz konum bilgisi, daha sonra okuduğumuz ya da yazdığımız şeyin içeriğini hatırlarken de yardımımıza koşuyor. Dijital notlar ise bundan mahrum. Maalesef dijital olarak tuttuğunuz notların defterdeki ya da kitaptaki konumu, içeriği hatırlamanız için yardımınıza koşamayacak.
3) Doğal Histen Yoksunluk: Tablet ekranına alınacak notlara zaman içinde alışsanız dahi kağıt ve kalemle uzun süreli bir geçmişi olan bizlerin, bir ekrana yazı yazmaya alışması pek de kolay olmuyor. Alışıldık kağıt ve kalem hissinden yoksun olmak, dijital not almanın getirdiği bazı avantajlara rağmen alt başlıklarla sayılabilecek pek çok eksiğini de özetliyor. Dijital not alma işi insanların henüz “normali” olmuş değil ve bu metotlara geçiş aslında konfor alanını terk etmek demek. Şüphesiz bu, insanlar için büyük bir vazgeçiş oluyor.
Görüldüğü gibi bu kıyaslamada mutlak bir üstünlük henüz söz konusu değil. Yine de doğru seçilen birkaç uygulamanın desteğiyle dijital not tutma deneyiminin görece daha pürüzlü kısımlarını zahmet çekmeden aşmak mümkün olabilir. Eğer Apple tabletler üzerinden not tutacaksanız GoodNotes 5 ve Notability barındırdıkları pek çok araçla ve el yazınızı kusursuza yakın şekilde algılamalarıyla yeni dijital defterleriniz olacaktır. Dezavantajlarıysa bahsi geçen her iki uygulamayı da satın almak zorunda olmanız ve yalnızca Apple ekosisteminde boy göstermeleri. Bu noktada Microsoft OneNote hem iOS ve Android tabletlerde aynı anda boy göstermesiyle hem de ücretsiz olmasıyla kesinlikle en güçlü alternatiflerinizden biri. Microsoft OneNote’un alternatifiyse yine hem Android hem Apple ekosisteminde boy gösteren ve ücretsiz olarak kullanılabilen Evernote. Elbette bu noktada yapılacak en iyi tercih, kendisi için en iyisini seçecek sizlerin olacaktır!
İlginizi çekebilir: Renkler Ve Bize Anlattıklarını Dinleyelim!