Türkiye’de özel sektörde kariyer gelişim sürecinin başlaması 1980’li yılların ikinci yarısına dayanmaktadır. Türkiye’de Neo-Liberal politikalarının uygulanması ile birlikte özel girişimcilik daha fazla gündeme gelmiş ve özel sektörün ekonomik etkinliği artmıştır. Günümüzde de hem ekonomide hem sosyal yaşamda özel sektörün önemi gittikçe artmaktadır. Fakat biz öğrencilerin de ebeveynlerin de tek bir algısı vardır ki o da, “Devlete sırtını yaslamak.”. Aslında bu cümle toplum baskısının yarattığı bir izlenimdir fikrimce.
İçinde doğduğumuz, büyüdüğümüz sosyal çevre gereğince bu algı bize başlarda çok normal geliyor ve kendimizi o şekilde yetiştirmeye başlıyoruz farkında bile olmadan. Belki de bir kaçış yolu olarak görüyoruz; sürekli sınavlarla uğraşmak, denedik olmadı bahanesi sunmak. Bunlar bize kolay geliyor ve işin içinden sıyrılıyoruz. Çünkü özel sektör algısı bizim için çok çalışarak çok üreterek ve asla kapısından giriş yapamayacağımız garantisi asla olmayan bir yer olarak anlatıldı hep. Oysa ki zaman geçtikçe aslında ne kadar da önemli bir kavram haline geldi değil mi hepimiz için? Şimdi diyeceksiniz ki zorundayız; belki de o yüzden farklı hale geldi bizim için. Belki de haklısınız ama ben kendi adıma en azından şunu fark ettim ki ben devlet memuru olarak çalışırım belki ama o işi yaparken heyecan duyamam, aktif olamam ve en önemlisi de mutsuz olurum.
Peki, özel sektörün ülkemizde geri planda kalma nedenleri nedir?
- Öncelikle çalışma saatlerinin ve günlerinin belirsiz olması bizi fazla düşündürmektedir. Özellikle kadın olarak bu sektörde yer almak iki kez düşündürtüyor. Fakat yine de büyük bir kitle bu zorluğu severek, göze alarak yolunu çiziyor.
- Bu sektördeki diğer ve belki de en önemli faktörlerden birisi de yaptığın işin, bulunduğun yerin sağlam olup olmadığıdır. Aslında benim fikrimce bu firmanın veya şirketin sana duyduğu güven ve samimiyetle ilgilidir. Bizler güven duymadığımız daha doğru bir tabirle ‘garantisi olmayan işlere’ girmekten çekiniyoruz fazlasıyla. Sanki, her yaptığın olumsuz olacak veya her an işten atılma kaygısı gerçeğe dönüşecek gibi sonuçlar çıkıyor.
- Bir diğer faktör maaşların zamanında ödenmemesi veya tamamen alınamaması gibi maddi konulardır. Zor ve sıkıntılı bir konu sizin de hak vereceğiniz üzere. Çünkü, her bireyin çalışıp para kazanma sorumluluğu ve ihtiyacı olduğundan bu kısımda herhangi bir aksama büyük sorunlara ve güven problemine yol açmaktadır.
Her olumsuz durumun bir artısı olduğu gibi bu sektöründe kendi içinde olumlu yönleri, katkıları mevcuttur.
Bu artı yönler ve bize dönüşümleri nelerdir?
- Bildiğimiz gibi özel sektör çok geniş ve her türlü gelişime/değişime açıktır. Aslında bu fikrimce biz Sosyal Bilimler ve Mühendis öğrencileri için fazlasıyla ideal. Çünkü bilindiği gibi kurumlarda iş imkânı gün geçtikçe azalmaktadır. Bunun yanı sıra öğrenci yetiştirmek için birçok firma can atmaktadır. Bu yerlere gelmenin zorlukları göz ardı edilemez belki ama hiçbir şey için çok geç veya erken değildir. Şu an en önemli zaman dilimidir. Bu nedenle özel sektörün biz öğrencilere katkısını düşünerek ilerlemekte yarar görüyorum. Sosyal aktivite ve network açısından da artık birçok işletme kendini geliştirdi ve çalışanlarına da birçok imkânı sundu bu konuda.
- Diğer artılar arasında da maddi konular ve statüler yer almaktadır. Özel sektörde en dipten başlansa da zamanla en tepelere çıkma fırsatını hem kendimiz hem de firmaların desteği ile bu şansa sahip oluruz
Özetle avantajları da dezavantajları da kendi süzgecimizden geçirerek, toplumun yarattığı bazı algıları yıkarak, yol haritamızı çizmeli ve en önemlisi hangi sektörün bizim için fayda sağlayacağına karar vermeliyiz. Belki de bundan birkaç yıl sonra bu yazıyı tekrar, daha da farklı yorumlayarak kaleme alma şansı bizim için yeniden doğar kim bilir?
Aliye Borlu
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.