2025 yılına giriş yapmamızla birlikte yeni bir kavram da hayatımıza giriş yaptı: Beta Kuşağı. Bu kuşağın ilk bebekleri doğalı henüz iki hafta bile olmadı ancak uzmanlar, bu yeni jenerasyonun dünya ve iş hayatı üzerindeki potansiyel etkileri üzerine öngörülerde bulunmaya başladı bile.
Gelin, Beta Kuşağı’nın ne olduğuna, önemine, yaşamı ve iş dengelerini ne yönlerde şekillendireceğine birlikte bakalım.
İlk olarak: Nedir bu Beta Kuşağı?
Dünya son olarak 2010 yılında doğan bebeklerle birlikte Alfa Kuşağı’na geçiş yapmıştı. Alfa Kuşağı 2024 yılı ile birlikte sonlanırken 2025’e girmemizle birlikte Beta Kuşağı hayatımıza dahil oldu. Adını Alfa Kuşağı gibi Yunan alfabesinden alan, 2025’in sonundan 2039’un sonuna kadar doğacakları kapsayan bu jenerasyonun genel nüfusun %13 ila %16’sını oluşturması ve dünyayı kendi yollarıyla şekillendirmesi bekleniyor.
Hızla değişen teknolojik bir ortamda yapay zeka, kuantum bilgisayarlar ve sanal gerçekliğin hakim olduğu bir gerçeklikle büyüyecek olan bu çocukların gelişim süreçlerinde küresel ısınmanın etkisiyle çevresel zorlukların önemli bir rol alacağı tahmin ediliyor. Uzmanlara göre bu, Beta Kuşağı’nın sürdürülebilirlik ve teknolojik yenilikleri benimseyeceği; bu iki temel dinamiği hayatlarının merkezine alarak küresel normları yeniden tanımlayacağı anlamına geliyor.
Dijital çağın merkezinde doğan bu nesil, sürekli bağlantı halinde olmanın; arkadaşlık kurma, öğrenme ve çalışma gibi alanlarda dijital etkileşimlerin norm haline geldiği bir çevrede büyüyecek. Bu nedenle, yeni neslin merak ve kapsayıcılığı teşvik eden bir ortamda, herkesin sosyal medya ve teknoloji ile birbirine bağlı olduğu bir dünyada kendilerini ifade etme konusunda denge kurması gerekecek.
Sosyal araştırmacı Mark McCrindle’a göre ebeveynlerinin de rehberliğiyle dijital kimlikler oluşturması beklenen Beta Kuşağı, çevrimiçi ortamda ve gerçek hayatta güçlü bir bireysellik duygusu geliştirecek. Gelgelelim, bu ortamın Beta Kuşağı’nın kişiler arası beceriler açısından eksik kalmasına ve yaratıcılıkta sorun yaşamasına neden olabileceğini düşünen uzmanlar da yok değil.
Daha esnek bir iş hayatı?
Tahminlere göre yeni kuşağın en büyük etkilerinden bazıları iş anlayışı üzerinde olacak. Prudential Financial tarafından 2.008 ABD’li ile birlikte gerçekleştirilen ve uzman görüşlerine yer veren bir araştırmaya göre 2040’ların ortalarında iş gücüne katılacak olan bu neslin çoğunluğu kendine geleneksel bir kariyer yolu çizmektense daha esnek kariyer fırsatlarına yönelecek.
ABD’li siyahi gençlerin teknoloji sektöründeki kariyerlerini geliştirmelerine yardımcı olmayı hedefleyen kâr amacı gütmeyen bir organizasyon olan Black Girls Code’un kurucusu Kimberly Bryant, Prudential’a verdiği demeçte “Öğrencilerin kariyer yollarını bir ofiste bulduğu günlerin artık geride kalacağını düşünüyorum,” ifadelerine yer veriyor.
Yeni jenerasyonun esnekliğe verdiği önemin daha kısa bir çalışma haftasını da beraberinde getireceği düşünülüyor. Buna göre, anket katılımcılarının dörtte üçü Beta Kuşağı’nın haftada beş günden az çalışacağını öngörüyor. Öte yandan, Beta Kuşağı’nın kendisinden önceki jenerasyonlara kıyasla daha sık değiştirmesi de bekleniyor. Buna göre, katılımcıların %72’si bu kuşaktaki çalışanların kariyerleri boyunca en az 10 kez iş değiştireceğini, %80’i ise üç veya daha fazla “farklı kariyer yolu” izleyeceğini tahmin ediyor.
Bununla birlikte, Beta Kuşağı’nın farklı iş türlerine yöneleceği de düşünülüyor. 2019 tarihli bir Glassdoor araştırmasına göre Z Kuşağı’nın en çok tercih ettiği işler arasında yazılım mühendisliği, yazılım geliştiriciliği ve satış temsilciliği yer alıyor. Prudential’in araştırması ise Beta Kuşağı’nın siber güvenlik, iklim değişikliğini tersine çevirme ve insan-teknoloji entegrasyonu gibi alanlarda iş arayacağını gösteriyor. Dahası, ankete katılanlarından %86’sı Beta Kuşağı’nın henüz var olamayan iş unvanlarına sahip olacağını düşünüyor. Tüm bunlar, Beta Kuşağı’nın “olasılıklar kuşağı” olacağına işaret ediyor.
İlginizi çekebilir: 2025 İşlerin Geleceği Raporu: Hangi Roller Öne Çıkacak?