Yeni Dünya Düzeninde Yönetim 3.0

İnsan her şeyden bir anlam çıkarmak isteyen bir canlıdır. İnsanın yaptığı iş üzerinde kontrol imkanı varsa, iş belirli ölçüde sınırlarını zorluyor ve başarı duygusu yaşatıyorsa ve gayret ile ödül arasında bir ilişki varsa, kişi o işte anlam bulur ve yaratıcılığını ortaya koyma fırsatı bulur. Teknolojideki en büyük gelişim olan internet halen gelişmekte ve yol açtığı gelişim hayatımızı ve çalışma biçimini kökten değiştirmiştir. Bu kökten değişiklikle ortaya çıkan Yönetim 3.0 en üst düzeyde esnek, yenilikçi ve tüm insanları içine alan ve dışarıdan az müdahale ile yönetilen bir sistemdir.

Yönetim 3.0 Anlayışında Yönetmek

Edward Deci, 1975’te “İçsel Motivasyon” (Intrinsic Motivation) kitabını yayınlamış ve daha sonra da Richard Ryan’la birlikte yaptıkları araştırmalarda özerklik kuramını geliştirmiştir. Buna göre her insan; beceri sahibi olmak, özerklik ve bağlılık olarak adlandırılan üç temel ve doğal psikolojik ihtiyaca sahiptir. Bu ihtiyaçlar karşılandığından insan, verimli ve mutlu olur.

İçsel motivasyona sahip olanları harekete geçiren özgürlük, mücadele ve sorumluluktur. Kısa vadede dış motivasyon öğeleri, özellikle ödül, yararlı ve etkili gibi gözükse de, uzun dönemde içsel motivasyon özelliğine sahip olanlar, dış öğelerle motive olanlardan daha başarılı olur. Dış ödüller sonuca ulaşmayı hızlandırabilir ancak bu tür ödüllerle “sürdürülebilirlik” sorunları yaşanır. Daha sonra beklenen davranışı elde etmek için, kişileri her adım veya girişimleri için ödül bekler duruma getirir.

İçsel motivasyonu yüksek insanların öz saygılarının daha yüksek, sağlıklarının da daha iyi olduğu bulunmuştur. İçsel motivasyonunun temelindeki öğeler şunlardır;

Özerklik ve Yönetim 3.0

İş üzerinde kontrol imkanına sahip olmaktır. Özerklik kişinin kendi tercihlerine göre hareket etmesidir. Dünyada örneğini birçok verilerde gördüğümüz yada özellikle startuplarda alınan kararlar bazen kişinin tercihine göre olabilmektedir.

İçsel motivasyona sahip olan öğrencilerin daha istekle çalıştıkları ve daha yüksek not aldıkları; sporcuların daha yüksek performans gösterdikleri, moral bozukluğunun üstesinden daha kolay geldikleri, psikolojik açıdan daha güçlü oldukları görülmüştür. Çalışanlarının iş memnuniyetinin yüksek olduğu kurumların yöneticilerinin, konulara çalışanların gözünden baktığı, değerli geri bildirimler verdiği, seçenekler üzerinde birlikte düşünüldüğü ve hoşgörülü bir çalışma ortamı yarattıkları araştırmalarla ortaya konmuştur.

Toplam kalite çalışmalarıyla atılacak her adım aşamalara bölünerek kayıt altına alınmıştır. Ancak Toyota gibi standartları en yüksek kurumlarda bile arabaların boyama işlemini yapanların kendi boya atma tarzları, yöneticileri tarafından ayırt edebilmektedir

Çalışanlara sadece işlerini nasıl yapacakları konusuyla sınırlı olamayan; çalışma ortamlarını seçme, zamanlarını kullanma ve ekip arkadaşlarını belirleme konularında belirli ölçülerde özerklik verilebilir.

Sorumluluk Sadece Çalışanlarda mı?

Günümüzde rekabette öne geçmek isteyen şirketler, yatırım yapmakla beraber çalışanlarından yüksek performans beklemektedir.

Bazı durumlarda çalışanlarını modern köleler gibi gören kurumların sayısının hiç de az olmadığı bilinmektedir. Birçok şirket, fazla mesai yapmayı, hafta sonu çalışmayı, çalışanın işini elinde tutmasının doğal bir gereği olarak görmektedir. Benzer şekilde herhangi bir ekonomik dalgalanmada veya şirket birleşmesinde, yıllarını kuruma vermiş ve kurumsal bağlılığın ne kadar değerli olduğuyla ilgili sayısız konuşma dinlemiş kıdemli çalışanlarını, kapı önüne koymayı iş hayatının doğal bir gereği olarak görüyorlar.

Klasik motivasyon anlayışı, insanları belirlenmiş bir amaca ulaşmak için itaate zorlamaya dayanır. Bunu, çalışana bir demet havuç ve kızılcık sopası arasında seçim serbestliği vererek sağlamaya çalışır. Ancak unutmamak gerekir ki, itaat sadece ekmek parası kazanmak için yeterlidir. Bu da kovulmayacak kadar çalışmayı beraberinde getirir. Kişinin yaptığı iş aracılığı ile anlam duygusu bulması, sorumluluk alması ve yaratıcılığını kullanması itaat yoluyla gerçekleşemez.

Elinden Gelenin En İyisini Yapmak

Basit ve sıradan işleri de sürekli olarak çok iyi yapmak özel yatkınlık gerektirir. İnsanlar eğer ellerinden gelen en iyi işi yapmıyorlarsa, o işi severek yapmaları zordur. Bir işin basit olması, o işi herkesin yapabileceği anlamına gelmez.
Elinden gelen en işi yapan insanlar, zaman içinde o işi yaptıkça ustalaşır ve becerilerini üst düzeye taşırlar.
Bunun sonucunda o işi yaparken zamandan ve (bazen de) mekandan koparlar. Bu duruma psikolojide akış hali denir ve bu durumdaki bir insan “çalışırken kendinden geçer”. Akış hali, insan hayatındaki en doyum veren yaşantıdır ve gerçek mutluluktur. Böylece insan hem yaptığı işte, hem de yaşadığı hayatta anlam duygusu bulur.

İşin karmaşıklığı

Kabul etmek gerekir ki, otomasyon olan bir üretim hattında, tanımlanmış çok kısa bir sürede sürekli olarak aynı işi yapmak, bunu günde sekiz saat ve haftada altı gün yapmak zorunda olmak, insanın yaratıcılığı köreltir. Böyle bir iş aynı zamanda, anlam duygusu yaşamayı da zorlaştırabilir. Otomotiv sektöründe çalışan bir montajcının, hastane de çalışan bir temizlik görevlisinin, hatta paralı otoyolda bir gişe çalışanının da anlam duygusu yaşayabileceğinin örnekleri vardır. Karmaşıklık ve yapılan işe katkı sağlama imkanı, insanların hem kendi sınırlarını zorlamalarına, hem uyanık kalmalarına hem de yaptıkları işten heyecan duymalarına imkan verir.

Gayret ve sonuç arasındaki ilişki ve amaç

Yukarıda sıraladığımız incelikleri iş ortamına yansıtmayanlar, gayret ve sonuç arasındaki ilişkiyi maddi ödüllerle karşılamaya çalışırlar. Bunun bir nedeni de bazı şirketlerin aylık ücretleri düşük tutup, ücret seviyesini primlerle normal seviyeye yaklaştırmak istemeleridir.

Dış ödüllerle amaca ulaşmayı sağlamak konusunda yapılan ilginç araştırmalardan biri, 2008’de E. Deci ve R. Ryan tarafından yürütülmüştür. Rochester Üniversitesinde mezuniyet aşamasındaki öğrencilere hayat hedefleri sorulmuş ve daha sonra da izlenmişlerdir. Öğrencilerin bir bölümü, tahmin edilebileceği üzere, zengin ve tanınan biri olmak gibi dışarıdan gelen ödüllere bağlı amaçlar belirlemişlerdir. Bir diğer grup ise, başkalarının hayatına katkıda bulunmak, öğrenmek, iyi insan olmak, kendini geliştirmek gibi içeriden gelen ve kendilerine verebilecek ödüllere bağlı amaçlar seçmişlerdir.
Bir başka ifadeyle, bu öğrenciler hedeflerine ulaşmış ancak daha mutlu olamamışlardır. Ayrıca bu grup, gerginlik ölçeğinde yüksek puan almış ve olumsuz sağlık belirtileri göstermiştir.

Bu çalışmalardan araştırmacılar şu sonucu çıkartmışlardır: Dış ödüllere bağlı amaçlara ulaşmayı başarmak insanlarda olumlu değil, olumsuz etki yapmaktadır. Servet sahibi olmak gibi yüksek dış hedef koyan kişilerin, servet elde etme ihtimali fazladır. Ancak bu durumun onlara bekledikleri mutluluğu getirmediği görülmektedir. Değer verdiğimiz ve elde ettiğimiz bazı şeyler sonuçta bizi daha iyi değil, daha kötü hissettirebilmektedir.

Bir sporcu hayatında kaç defa şampiyon olabilir? Bir şampiyonluk maçına çıkıyor olmak yeterince gerginlik yaratan bir durumdur. Buna bir de bol sıfırlı bir şampiyonluk primi eklenmesi, sporcunun gayretinin artmasına değil, gerginliğinin yükselmesine ve ince motor beceriyle göstereceği teknik üstünlüğünü sahaya yansıtmakta zorluk çekmesine neden olur.

Benzer şekilde yüksek performans gösteren genç bir yöneticiye, bir maaş tutarında pirim vermek yerine onu eşiyle bir hafta Avrupa’ya tatile göndermek, hayat boyu unutulmayacak bir anı kazanılmasını sağlar. Aynı yöneticiye bir seçim şansı verilse büyük çoğunlukla para ödülünü seçer. Ancak bunun kişinin memnuniyetine ve başarının verdiği gurura etkisi düşüktür. Çünkü para daha gelmeden zihinde harcanır ve biter. Oysa eşle yapılan ve beklenmedik zamanda sunulan bir tatil, hayat boyu bir anı olarak saklanır ve eşinin gözünde kişinin de kurumun da değerini yükseltir.

Sonuç

3.0 Yönetim anlayışı hayata geçirilirse, keyif, inanç, güven, doğruluk, sadakat, eşitlik, bilgelik, güven, adalet, saygı gibi kavramlar gündelik dile girmeye başlayacaktır. Bunun sonunda tutkulu, sadece izleyen değil önderlik eden çalışanlar görmeye başlayacağız. Bunun sonucunda 21.yüzyılda insanı merkez alan bir dünya düzenine geçmek mümkün olacaktır.

İlgini Çekebilir: Dünyadaki En İyi İnsan Kaynakları MBA Programları

Youthall’u takip et iş ve staj ilanlarını da kaçırma.

Youthall şirketler ile gençleri bir araya getiren profesyonel ağ ve yeni nesil işveren markası platformudur.