Gelişen Teknoloji ve Yapay Zeka Sanatı Nasıl Etkilemektedir?

Teknolojinin hızla ilerlemesi, sanat dünyasında da önemli bir değişim ve gelişime yol açmaktadır. Günümüzde, dijital teknolojinin etkisiyle resim, sinema, fotoğraf gibi sanat dalları yeni boyutlar kazanmaktadır. Bu yazıda, gelişen teknoloji ve yapay zeka sanatı nasıl etkiliyor gelin birlikte bakalım.

Geçmişten günümüze değişip gelişmekte olan teknoloji hayatın her yönünde etki bıraktığı gibi sanatın da pek çok dalında kendini göstermektedir. Tarih öncesi zamanlardan bugüne gelene kadar sayısız kez boyut ve biçim değiştirerek gelişen teknolojik unsurlar eğitim, iş ve gündelik hayatlarımıza yenilik katmakla beraber bir noktada da şekillendirmektedir. Kömür ve taş izleri ile mağara duvarlarında serüvenine başlayan resim sanatı, çamur, kireç taşı gibi maddelerin oyulması şekillendirilmesi ile doğan heykel, anı yakalama amacı ile yaratılan film kameralar ile karelendirilen fotoğraf ve bu karelerin hareketlendirilmesi ile doğan sinema ve daha nice sanat dalı bu teknolojik gelişmelerden payını alarak yapılanmaktadır.

Dijital boyutun giderek kendisini yenilemesi ile üretilen eserler de fiziksel ortamdan sanal ortama taşınmaya başlamıştır.  Kalem ve boyalar eşliğinde uygulanabileceği her yüzeye çizilen resimler, telefon, tablet ve bilgisayar gibi kitle iletişim araçları ile çeşitli dijital uygulamalarda kolaylıkla üretilmekle beraber sahip olduğu çeşitli dijital renk, boya ve fırça gibi unsurlarla da yaratıcılığa farklı bir nokta kazandırmaktadır. Yakın dönemde ses ve renkten yoksun olan kameralar bu gelişmeleri kazanmakla birlikte saklama alanını arttırarak, boyutunu ise küçülterek cep telefonlarımız ve çeşitli mini ekipmanlarımız ile rahatlıkla kullanabileceğimiz hale gelmiştir.  Bu gelişimler sayesinde sanat alanları üretim sürecinden sergilenmeye kadar sayısız kolaylıklar kazanmıştır. Resim, sinema, fotoğraf gibi dijital alanda boyut kazanabilen eserler sosyal ağlarda çeşitli platformlarda sergilenerek daha hızlı biçimde geniş kitlelere yayılmaktadır. Bu durum da eserin ulaşabilirliğini arttırmakla beraber sahip olduğu genel kitlenin dışına çıkabilmesine hak tanır.

Sanatta Makineleşme ve Yapay Zeka

Günümüzde gelişen yazılım teknolojisi ve makineleşme, sanat ve bilim unsurlarının harmanlanarak yeni oluşumlar yaratmasına sebep olmuştur. Bilim kurgu eserlerinde sık sık ele alınan ‘gelecekte makineleşme’ kavramı modernleşen dünyamızda bir kurgu olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşümü artık söz konusudur. Pandemi etkisi ile hızını arttıran dijital dönüşüm ise son süratle hayatlarımızın odak noktası olmaktadır. Öyle ki sanal alışveriş ile başlayan bu tüketim furyası, sanat alanında dijital sergiler, konserler, festivaller ve yayın platformları ile canlı ya da geçmiş zaman fark etmeksizin dünyanın neresinde olursak olalım aynı etkinlik altında toparlayabilmektedir. Yazılımların giderek gelişmesi ile artan imkanlar tüketimi olduğu kadar üretimi de arttırmakta ve kolaylaştırmaktadır. Şu an elinizdeki imkanlar dahilinde sadece internete erişiminiz olsa dahi arama motoruna verdiğiniz bir komutla saniyeler içerisinde milyonlarca bilgi ve içeriğe erişebilmektesiniz, bu durumun basit ve çabukluğu artık yapay zekaya içerik üretmek için de geçerli! Yalnızca komut vererek sayısız paragraf yazı yazdırabilir, görseller üretebilirsiniz. İsterseniz bunlarla sınırlı kalmayıp AI robotunuza eserler yazdırıp çizdirebilir ya da var olan bir sanat eserini yapay zeka aracılığı ile yeniden düzenleyip yaratabilirsiniz. 

  • Peki bu eserler sanat sayılır mı?

Bu durum hakkında sanatçı ve sanat severlerin pek çok görüşü bulunmaktadır. Bunların bazıları dijital ortamın eserin üretimine ve yaygınlaşmasına kolaylık sağladığı olsa da diğer görüş olarak yapay zeka ve dijital ortam kullanımı kimileri için kolaya kaçma, estetik kaygı taşımama gibi yorumlanarak, makineleşmenin sanat kavramına zarar verdiği, bu yapılar ile üretilenlere sanat eseri gözü ile bakılmayacağı söylenmektedir. Bu konuya uygun olarak verilebilecek örnek, dönem dönem viral olarak önümüze düşen Can’t Help Myself isimli eserdir. Sun Yuan ve Peng Yu’nun 2016 yılında sergilediği bu eser, sürekli olarak önündeki kan kırmızısı sıvıyı süpürmeye çalışan bir robotu konu almaktadır. Robot bu süreçte çığlığa benzer ses çıkarmakla birlikte akmaya devam eden sıvıyı bir türlü toparlayamamaktadır. Çeşitli biçimlerde yorumlanan bu eser, kimileri tarafından görseli ile anlamlandırılamamakta ve sanat eseri olarak nitelendirilmemektedir.  Fakat bilinmelidir ki özgün bir anlam taşıyan her türlü üretim sanat niteliği taşıyarak hikayesini anlatma hakkına sahiptir. 

İncelemek isteyenler için: https://youtu.be/ZS4Bpr2BgnE?feature=shared

Dijital Gelişmeler Geleneksel Yapıya Zarar Verir Mi?

Yeni alanların yaratılması ile sanat eserleri dijital sanat ve geleneksel sanat alanında ayrıştırılmaktadır. Her iki alan da kendine has özelliklere ve alıcıya sahiptir. Sanatın birbirinden ayrı pek çok dalına bakıldığında dijitalin eserleri daha da soyutlaştırdığı ve böylece ütopik bir anlatımı daha rahat bir biçimde sağladığı gözlemlenir. Geleneksel sanata bakıldığında ise sahip olduğu yapı ve doku ile farkını koymaktadır.  Dijitalin gelişmesi ile bazı sanat alanlarında seyirci oranında düşüş yaşanması diğer dış faktörler ile de ele alınmalıdır. Örneğin son yıllarda sinema salonlarında yaşanan dönemsel düşüş ve dijital platformlardaki üyelik artışı dijital alanın mekan ve zaman olarak kolaylık sağlaması ve sınır koymamasıyla birlikte bütçe olarak daha uyguna gelmesi ile de anlamlandırılabilir. Buna sebep olarak bilet fiyatlarının pahalılığı ve sinemada tek-elcilik ile her filme her salonda ulaşamama olarak anlamlandırılabilir. Günümüzde hayatın pek çok alanında kendini gösteren ve durmadan gelişimini sürdüren teknolojik yapı gelecekte de istikrarını sürdürerek insan hayatının her kolunda ürün sunup etki sağlayacaktır. Bu durum kimilerince korku algısı yaratıp iş ve yaşamda kimlik ve mesleklerin makineler tarafından sahiplenileceği ve buna bağlı olarak işsizlik korkusu gütse de bilinmelidir ki yaşamda değişen her olgu yeni bir etkiye sebep olmaktadır. Yapay zeka her ne kadar sanal bir ağ olsa da bu yapının arkasında gerçek kişiler vardır ve geliştirmektedir. Bu tarz icatlar insan hayatını kolaylaştırmaya ve çeşitlendirmeye yöneliktir. Elbette yapay alanlarda yaşanan bu hızlı gelişim göz korkutsa da bu işlerin büyük emek ve bütçe taşıdığı unutulmamalıdır. Bu noktada dijital gelişim durdurulamayacağı için ayak uydurmak gerekmektedir. 

İlginizi çekebilir: Yapay Zeka İklim Değişikliğinin Etkilerini Azaltabilir Mi?

Bir yanıt yazın