Çalışma Ortamındaki Kültürel Farklılıklarla Baş Edebilme Gücü: Kültürel Zeka

Küreselleşen dünyaya ayak uydurmaya başladığımız zamandan beri, uluslararası bir firmada çalışmak birçoğumuzun hayallerini süsler oldu. Uluslararası bir firmada çalışmak demek farklı kültürlerden birçok insanla iletişim kurmak demektir. Hiç tanıdık olmadığımız bir kültürle ortak paydaları paylaşmak her zaman kolay değildir. Zaman zaman kültür şoku yaşamamız çok olası. Peki nasıl baş edeceğiz bu kültür şokuyla? Soon Ang ve Linn Van, farklı kültürlerle baş edebilme yetkinliğini kültürel zeka ile açıklıyor.

Kültürel zeka, farklı kültürden bir kişinin hareket, davranış, ses, mimik, ton ve vurgusunu, o kişiyle aynı kültürden olan bireyler gibi anlayabilmesi, değerlendirmesi ve yorumlaması şeklinde ifade edilmektedir. Kültür farklılıklarının rahat bir şekilde yönetilmesinde, çalışanların ve özellikle de liderlerin kültürel zeka seviyesi büyük bir öneme sahiptir. Güçlü bir kültürel zekaya sahip yöneticiler, farklı kültürlere sahip çalışanları daha rahat anlayıp, ihtiyaçlarını ve beklentilerini çok daha kolay bir şekilde fark edebilirler. Böylelikle, yöneticiler, çalışanlarına daha pozitif bir çalışma ortamı yaratabilirler. Kültürlerin iç içe geçtiği bir çalışma ortamında, karışıklık, yanlış anlaşılma, kendini ifade edememekten kaynaklanan içe kapanmalar çok sık yaşanabilir. Bu durumun en büyük sebeplerinden birisi de çalışma ortamındaki kültürel zeka seviyesinin düşüklüğüdür. Ama tabii ki de kültürel zekaya sahip değilim diye üzülmeye gerek yok, kültürel zekamızı geliştirmek her zaman mümkündür. 😉

Yüksek bir kültürel zekaya sahip olabilmek ve bu zekayı geliştirmek için istekli ve sabırlı olmak çok önemlidir. Tecrübeye dayalı öğrenme, bu süreçteki en büyük yardımcılarımızdan birisidir. Farklı kültürden birisiyle tanıştığımız zaman, ilk olarak yeni bir kültüre karşı farkındalığımız başlar. Zaman içerisinde bu farkındalık, yeni bilgilere ve bakış açılarına dönüşür. Sosyal etkileşimler sayesinde de, yeni bakış açılarımızı davranışa dönüştürebiliriz. Fakat bu süreç her zaman kendini yenilemeye müsaittir. Karşılaştığımız her yeni kültürle beraber, bu süreci en baştan tekrar yaşarız ve böylelikle farklı kültürlere adapte olma süremiz kısalır.

Farklı kültürlerle etkili bir iletişim içerisinde olmak, hem kişisel gelişimimiz hem de çalışma ortamımızdaki huzurumuz için çok önemlidir. Korkmaya gerek yok, zaman içerisinde hepimiz bu kültür farklılıklarına adapte olacağız. 🙂

İlgini Çekebilir: Dünyadaki En İyi İnsan Kaynakları MBA Programları

Youthall’u takip et iş ve staj ilanlarını da kaçırma.

Bilkent Üniversitesi İngilizce İşletme

Bir yanıt yazın